isimsiz



Join the forum, it's quick and easy

isimsiz

isimsiz

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yok


2 posters

    Hüzün.

    Richard Madelon
    Richard Madelon
    Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 31
    Taraf : Sence?
    Rp Partneri : Dünya benim, karı kız benim.
    Patronus : Kartal.
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Sünger Bob.
    Soyunuz : Madelon.
    Ruh Hali : Hüzün. Onayli10
    Tanınmışlık : 1

    Ödüller : YoK

    Hüzün. Empty Hüzün.

    Mesaj tarafından Richard Madelon Paz Mart 21, 2010 2:47 pm

    On beş dakika önce.

    İşte, karşımda, kalbimi kendisininkine kopmaz bir bağla bağlayan kız duruyordu. Duyumsayabileceğime asla imkan vermediğim duyguyu bana tüm hücrelerinde hissettiren kişi... Aşk, bu kadar yakınken nasıl olur da farkına varamamıştım? Her bir köşesini beynime kazımak istercesine baktım yüzüne; altın sarısı saçlarının çevrelediği o mükemmel yüzü, tek bir bakışla bile ruhumu okuyabilecekmiş gibi parlayan masmavi gözleri... Kendilerini kullandırtmaya hazır onlarca iğrenç düşüncelere sahip kızın arasından hemen sıyrılıveren biriydi Jewelle, tüm o naifliği ile. Ve ben, Richard Madelon, onu seviyordum, taparcasına. Geçmişimin yüz kızartıcı anılarını unutmamı sağlayan ilacımdı o, Hogwarts'ın esrarları arasında bulduğum hazinem, ganimetim.
    "Jewelle Latona." diye mırıldandım sessizce. "Gerçekten sevebildiğim tek kız." Gözlerinin şaşkınlıkla irileşmesine aldırmayarak, bu sefer farklı bir şeyi yaptım; kalbimi dinledim. Dudaklarının yumuşaklığında kendimi bulurken, bir anlığına da olsa aşkıma hapsettim onu.
    Uzamasını, sonsuzluğa kadar sürmesini dilediğim anı bozan hıçkırıklar, boğazımdan yükselen bir haykırış ve Jewelle'ın yüzündeki o şaşkın, masum ifade...

    ~

    Kontrolümü kaybettiğim andan bu yana, koşuyordum. Ardımda bıraktığım kızın gece rüyalarımı süsleyen yüzünü unutmaya çalışarak, bu sefer başka bir kızın ardından koşuyordum, bambaşka bir sebeple. Azaptı, vicdan azabı. Ciğerlerimi patlatırcasına koşuya devam ederken, kendimden tiksinecek gücüm bile kalmamıştı. Yıldızlar, ay ve güneş, elbet göğü nöbetleşe bekleyerek günün geçip gitmesini sağlarlar, ama içimizdeki duyguların değil. Koştum, bir süre daha, nefesimin tükenmesine aldırmayarak... Koştum, aptal bedenimi tamamıyla yüreğime teslim etmiştim. Bir kızın, hüznünü doya doya yaşamak isteyebileceği yer neresi olabilirdi? İkinci kattaydım ve aklıma gelen ilk yere doğru koşmaya devam ettim.
    Tuvaletin kapısından içeriye girerken, yüreğimi sarsan hıçkırıkları işittim. Benimkilere umutla bakan o iki yeşil gözden süzülen damlalar, benim ruhumu da ıslatıyorlardı. Sesi takip etmeden, vicdanımın beni götürdüğü kabinin önünde bekledim bir süre. Rahatlamasını bekledim, ne büyük bir pislik olduğumu düşünmek bile istemiyordum ama, bekledim.
    Sağ elimi kabinin kapısına dayarken derin bir nefesle ciğerlerimi ödüllendirdikten sonra, kapıyı açtım. Gıcırdayarak içeriye doğru açılan kapının ardında, tam orada, çektiğim azabı körükleyen bir şekilde ağlayan Gracie Bjerre duruyordu.
    Gracie Bjerre
    Gracie Bjerre
    Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 87
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Gracy.
    Soyunuz : Bjerre.
    Ruh Hali : Hüzün. Yogun10
    Tanınmışlık : 1

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Gracie Bjerre Paz Mart 21, 2010 3:27 pm

    On beş dakika önce.


    Hogwarts'ın monotonluğunu yansıtan, kalabalık koridorlardan kurtulmak ve biraz olsun nefes alabilmek adına kendimi Hogwarts'ın bahçesine atmıştım. Yıldızsız bir geceydi. Yağmurun habercisi olan kapkara bulutlar, dolunayın çevresini sararak ona gizemli bir hava veriyordu. Bense, taş yolda yavaş adımlarla, serin havayı içime çekerek ilerliyordum. Bundan aldığım zevki, hiçbir şeyle boy ölçüştüremezdim. Doğada yaptığım geziler, bana her zaman bir huzur kaynağı olmuştu. Ta ki bu huzuru bile mahvedebilecek şeyi görene kadar. Richard.
    Onların, O ve Jewelle Latona denen kızın, tam yanımdaki çalılıkların arkasında öpüştüklerini fark ettiğimde, şaşkınlıkla çektiğim nefesime engel olamamıştım. Oradaydılar.. ve Richard tam anlamıyla kıza sevgi dolu gözlerle bakıyordu. Hayır, kimseye daha önce böyle baktığını görmemiştim. Bense, aldatılmış ve kullanılmış olmanın verdiği üzüntüyle ne yapacağımı bilemedim. Richard'ın o gün bana gerçekten değer verdiğini, gerçekten sevdiğini düşünecek kadar salak olduğum için kendime inanamıyordum. Tam bir gerizekalıydım. Bunca zaman, ona sevgi sözcükleri söylediğimde kaçırdığı gözlerinden, suskunluğundan şüphelenmemiştim. O'na inanmıştım, en önemlisi güvenmiştim. Ve anlaşılan o da benim saflığıma güvenip, şu an her şeyin farkında olduğumdan habersiz başka biriyle öpüşebiliyordu. O an yanaklarımdan aşağı doğru süzülen gözyaşlarının farkına vardım. O gözyaşlarının da beraberinde getirdiği hıçkırıkların bir daha kimseye güvenemeyeceğimin habercisi olduğunu kim bilebilirdi? Birden Richard'ın gözlerinin beni bulduğunu, ıslak yanaklarıma rağmen gözlerimde hapsetmeye çalıştığım yaşlarla buğulanmış gözlerimden az da olsa seçebildim. Ve onun ağlamamdan aldığı zevki daha fazla tatmasına izin vermeden, hızla arkamı dönüp koşmaya başladım. Hayır, bugünden sonra ona zevki tattırmayacaktım. O, cehenneme giderken, vicdan azabından kahrolduğunda, sadece gülecektim. Ama yine de tüm bunlar için henüz erkendi. Hâlâ kalbim onu severken ona bu acıları çektirebileceğimi düşünmek bile, beni kahrediyordu. Evet, onu hâlâ seviyordum, o beni sadece kendi kişisel amaçları için kullanmış olsa bile. Bu yüzden, şu anda yapabileceğim tek şeyi yaptım. Koştum. Kendime saklanabilecek bir yer bulmak adına, sadece koştum.

    ~
    Mızmız Myrtle'ın tuvaletine vardığımda, hızla ilk kabinin kapısını açtım ve kendimi kapalı klozetin üstüne attım. Ardından ise altın rengi, uzun saçlarımı kendime siper ederek, öne doğru eğildim ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Zaten yeterince içler acısı olan hıçkırıklarım daha da şiddetlenmişti. Acınacak bir hâlde olduğumun farkındaydım. O yüzden burayı seçmiştim ya zaten. Kimsenin uğramadığı, unutulmuş bir yer. Sosyetik kızlar burayı yeterince mide bulandırıcı buluyordu, yeni gelenlerin de buradan haberdar olduğunu sanmıyordum. Kısaca burada beni kimsenin bulamayacağını düşünüyordum. İstediğim kadar ağlayabilir, alçalabilir, akmasına engel olamadığım gözyaşlarımı boşaltabilirdim. Ve o gözyaşları tamamen boşaldığında, belki de artık kimse için akıtacak gözyaşım kalmazdı. Ve bir daha böyle bir şeyin olmasına izin vermezdim. Ama birden açılan kapının rüzgarıyla uçuşan saçlarım, böyle bir şeyin asla olamayacağını bana hatırlattı. Bu dünyada olduğum sürece, üzülmek zorundaydım. Yavaşça başımı kaldırarak, tam karşımda ondan beklenilmeyecek kadar üzgün bir ifadeyle duran Richard'a baktım.
    "Neden?"


    al işte unutmuşum. isteyene bok gibi yazmanın sırlarını öğretebilirim.


    En son Gracie Bjerre tarafından Çarş. Mart 24, 2010 7:41 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Richard Madelon
    Richard Madelon
    Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 31
    Taraf : Sence?
    Rp Partneri : Dünya benim, karı kız benim.
    Patronus : Kartal.
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Sünger Bob.
    Soyunuz : Madelon.
    Ruh Hali : Hüzün. Onayli10
    Tanınmışlık : 1

    Ödüller : YoK

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Richard Madelon Paz Mart 21, 2010 5:54 pm

    "Neden?"
    Neden? Aynı soruyu ben de kendi kendime defalarca sormuştum, ancak şimdi bu soruyu ağlayan bir kızın titrek sesinden duymak daha çok canımı yakmıştı. "Ben... Bilemiyorum, Gracie. Belki de olayların böyle bir hal almasına izin vermemek elimdeydi, ancak öbür türlüsü daha çok işime geldi işte..." Sözcükler, dudaklarımdan istemsizce dökülüvermişti. Nasıl bu kadar pervasız, umarsız davranabiliyordum? Ama yine de kendimden nefret etmeyi başaramıyordum, o kahrolası egom her şeyin önüne geçiyordu yine.
    Kirli zemine aldırmayarak diz çöktüm, gök rengi gözlerim, Gracie'ninkilere kilitlendi. "Bak, böyle yaptığım için tiksiniyorum kendimden. Senin incinmene göz yumduğum için... Ağla haydi, çünkü başka türlü ruhumu yaralayabileceğini zannetmiyorum. Cezamı çekmeye gönüllüyüm Gracie, anlıyor musun?" Bu kadar cesurca davranabilmiş miydim gerçekten, sahiden beni yaralamasına izin vermiş miydim? Anlaşılan öyleydi, ancak Gracie'nin böyle bir şey yapacak kadar merhametten yoksun olduğunu düşünmüyordum, benim gibi değildi o. Benim gibi alçağın teki değildi, sevdiği kişiye zarar vermezdi, veremezdi.
    Onun sevgisinden yararlanmıştım, en azından bunu kabullenebiliyordum. Sevdiğim kızın masumluğundan etkilenip ona zarar vermekten çekinirken, Gracie'yi kullanmıştım tüm aptallığımla. Orada öylece durmuş, neyi bekliyordum, bağışlanmayı falan mı? Hadi ama, merhametin de bir sınırı vardı! Gracie'ye baktım, kalbini görebiliyordum, bir zamanlar benim için atan kalbini. Elimin tersiyle sevgisini ittirirken, aşkı başka birisinin gözlerinde bulmuştum ilk defa. Gracie beni severken, ben başkasına aşıktım ve onun sevgisini tüketmiştim.
    "Özür dilerim." diye fısıldadım. Sözcüklerle verdiğim nefesim, ortamın pis kokusuna karıştı. Özür dilerim, Gracie. Gözyaşlarının sebebi olmak istemezdim.
    Gracie Bjerre
    Gracie Bjerre
    Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 87
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Gracy.
    Soyunuz : Bjerre.
    Ruh Hali : Hüzün. Yogun10
    Tanınmışlık : 1

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Gracie Bjerre Paz Mart 21, 2010 7:57 pm

    "Ben... Bilemiyorum, Gracie. Belki de olayların böyle bir hal almasına izin vermemek elimdeydi, ancak öbür türlüsü daha çok işime geldi işte..."
    Duygusuzca verdiği bu cevap, sadece gözyaşlarımın daha da şiddetlenmesine neden olmuştu. Gözyaşlarımın nedeni karşısında böyle hıçkırarak ağlamamdan dolayı kendimi çok kötü hissediyordum. Ama engel olamıyordum işte! Sanki kalbimin kırılan her parçası, yaş hâline gelip gözlerimden akıyordu, ve yavaş yavaş kayboluyordu. Bense kalbimin yanaklarımdan aşağı süzülmesine engel olamıyordum. Elbette bir gün başkasını sevecek, başkasına güvenecektim. Fakat Richard'ı ve bana yaptıklarını unutabilecek miydim? Hayır. Hele ki beni böylesine kullanmış, yıpratmış... Kalbimi de böylesine kırmışken. Ve hâlâ onu severken. Hayır. Unutabileceğimi hiç sanmıyordum.
    Karşımda hareketsiz bir şekilde duran Richard'ın, dizlerinin üstüne çöktüğünü fark ettim. Gözlerim, gözleriyle buluştuğunda, kısa bir an için bile olsa, gözlerinden bir üzüntünün gelip geçtiğini gördüm. Fakat daha sonra onun beni nasıl, hiç üzülmeden kullanmış olduğunu hatırlayıp, yüzümü kabinin eski duvarına çevirdim. Bu hareketimle uzun, açık kahve saçlarım tekrardan yüzüme siper olmuş, yeşil gözlerimden akan yaşları saklamıştı. İçinde bulunduğum ortama rağmen, hâlâ buna sevinebiliyordum. Çünkü O'nun beni böylesine güçsüz görmesini istemiyordum. Onun beni böyle görüp, kırılmasını istemiyordum. Neden hâlâ onun iyiliğini istediğim konusunda ise hiçbir fikrim yoktu. Ama mutlu olsun istiyordum işte! Bunun içinse kendimden utanıyor, tam bir gerizekalı olduğumun bir kez daha farkına varıyordum.
    "Bak, böyle yaptığım için tiksiniyorum kendimden. Senin incinmene göz yumduğum için... Ağla haydi, çünkü başka türlü ruhumu yaralayabileceğini zannetmiyorum. Cezamı çekmeye gönüllüyüm Gracie, anlıyor musun?"
    Hayır, anlamıyorum! diye haykırmak istiyordum, fakat sesimin titrek ve güçsüz çıkacağından korktuğum için sadece sustum. Ona ne kadar inanmak istesem de, inanamıyordum. Bana tüm bu yaptıklarından sonra, benim bir hareketimle üzüleceğine inanmıyordum. Beni incittiği doğruydu, fakat kendinden tiksindiğine de inanmıyordum. Hayır. Onu hâlâ delicesine seviyor olmam, ona inanmam, güvenmem ve onun gerçekten iyi biri olduğunu düşünmem anlamına gelmiyordu, gelmemeliydi de. Eğer bunu yaparsam, sadece kendimi kandırmış olurdum. Bir kez daha. Bu düşünceyle boğazımdan yükselen acı dolu bir hıçkırığı son anda bastırmayı başardım. Onun gözleri önünde küçük düşmeyecek ve aynı zamanda onu incitmeyecektim. Ben, O değildim. Gitmesine, gerçekten sevdiği kızın yanına gitmesine izin verecektim. Yine de o hep benim ilk'im olarak kalacaktı. İlk kez sevdiğim, hatta aşık olduğum, kalbimi, kendimi verdiğim insan; Richard Madelon. Kalbimdeki yeri, hep bu cümlelerdeki gibi olacaktı. Tekrardan duyduğum sesiyle kendime geldim.
    "Özür dilerim." Her zamanki küstahlığından arınmış bu fısıltısında, sevdiğim çocuğu gördüm. Ve bu her ne kadar bir soru cümlesi olmasa da, cevabı bulmam çok uzun sürmedi. Sesimin titrekliğine aldırmadan Richard'a döndüm ve kelimelerin boğuk, kısa aralıklarla dudaklarımın arasından süzülmesine izin verdim.
    "Hayır, özür dileme." Derin bir nefes aldım ve devam ettim. "Belki de sana teşekkür etmeliyim, hayatın sadece çilek soslu donutlar veya Sihir Tarihi'nden aldığın O'lardan ibaret olmadığını anlamama sebep olduğun için."
    Ve ardından, yüzümü çevirerek, saçlarımın süzülen gözyaşlarıma bir perde olmasına izin verdim. Tekrardan.

    Richard Madelon
    Richard Madelon
    Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 31
    Taraf : Sence?
    Rp Partneri : Dünya benim, karı kız benim.
    Patronus : Kartal.
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Sünger Bob.
    Soyunuz : Madelon.
    Ruh Hali : Hüzün. Onayli10
    Tanınmışlık : 1

    Ödüller : YoK

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Richard Madelon Ptsi Mart 22, 2010 4:43 pm

    Yüzünü bana doğru çevirdi yavaşça; bu yüzde kederi görüyordum, cefayı görüyordum. Bunlara sebep olmak, yüreğimi anlatabileceğimden de kötü bir biçimde öldürüyordu. "Hayır, özür dileme." Bu kadar alçakça davrandıktan sonra benden özür dilemememi bekleyemezdi, hayır. Başımı yavaşça iki yana salladım, yüreğimi azaptan kurtarana kadar gitmeye niyetim yoktu. "Belki de sana teşekkür etmeliyim, hayatın sadece çilek soslu donutlar veya Sihir Tarihi'nden aldığın O'lardan ibaret olmadığını anlamama sebep olduğun için."
    Teşekkür ha! Dudaklarından dökülen her bir heceyle birlikte aynı onun gibi haykırmak, bağırmak istiyordum, belki her şey hallolduktan sonra bir kabine kapanıp ağladıktan sonra hayatımın geri kalanını günahkâr bir biçimde sürdürebilirdim. Belki kendi düşüncelerimle baş başa kaldıktan sonra etrafımdaki insanlara zarar vermekten o ya da bu şekilde vazgeçerdim, belki de pisliğin teki olmaktan kurtulur, herkes gibi normal bir yaşantıya sahip olmak için çabalardım. Ancak Richard Madelon ağlamazdı, ağlayamazdı... Peki, şu anda ne yapıyorsun Richard? Ne mi yapıyorum, diye düşündüm, ne mi yapıyorum, ağlayamayacağımı iddia ederken hıçkırıklarla sarsılan benliğimi sakinleştirmeye çalışıyorum! İşte, yalancı yüzümü de görmüş oldunuz.
    "Gracie... Özür dilerim... Geçmişimden, hayatımdan utanıyorum, çünkü boş. Evet, hayat dediğin gibi değil, ancak seninki öyle olmamalıydı. Yaşamını berbat ettim, ben... Ben, aptalın tekiyim." diye mırıldandım sessizce. Bir an için, asamı çıkartıp kendime doğrultarak o iki korkunç sözcüğü mırıldanmayı düşündüm, çünkü bir erkeğin kalbi bile taşıyabileceğinden çok daha fazla hisle dolarsa iflas edebilir.
    Sağ elimi kaldırdım yavaşça, öbür yana çevirdiği yüzüne yaklaştırdım ve çenesinden tutarak kendiminkine yaklaştırdım çehresini. Yanaklarından süzülen, zemine düzenli aralıklarla damlayan gözyaşı damlalarını diğer elimin tersiyle silip attım teninden. "Seni seviyorum Gracie; ama sandığın biçimde değil. Ya da sana hissettirdiğim biçimde... Sadece tek bir kıza bağlanırken gönlüm, seni de seviyormuşum gibi yapmamı asla affetmeyeceksin, biliyorum, ama en azından daha fazla kederlenme artık." Sana hissettirdiğim şekilde... Gözlerim donuk, yüzüm kaskatı iken dudaklarımdan monoton bir tınıyla yükselen sözcüklere nasıl kanabildiğini düşündüm, her şeyi en başından anlasaydı bu kadar zor olmazdı belki de. Ama hata onda değildi ki, bendeydi, başından beri bu salakça oyunu sürdürdüğüm için. Ve Jewelle, eminim ki benim nasıl biri olduğumu öğrenince gidecekti ve yapayalnız kalacaktım. Hakettiğim bu cezayı düşününce, tepeden tırnağa buz kesti bedenim.
    Gracie'ye baktım, ona verdiğim acının bir kısmını içimde duyumsaya çalıştım. Ona baktım ve istersem ne kadar yıkıcı bir etki yaratabileceğimi anladım ve bundan nefret ettim, iğrendim.
    Gracie Bjerre
    Gracie Bjerre
    Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 87
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Gracy.
    Soyunuz : Bjerre.
    Ruh Hali : Hüzün. Yogun10
    Tanınmışlık : 1

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Gracie Bjerre Ptsi Mart 22, 2010 6:43 pm

    "Gracie... Özür dilerim... Geçmişimden, hayatımdan utanıyorum, çünkü boş. Evet, hayat dediğin gibi değil, ancak seninki öyle olmamalıydı. Yaşamını berbat ettim, ben... Ben, aptalın tekiyim."
    Adımı ağzına alması ve bunun beni her şeye rağmen mutlu hissettirmesi, yeniden ve yeniden gözyaşlarımın artmasına sebep oldu. Artık onu dinlemek istemiyordum. Onun kendine hakaret etmesini, beni bir şekilde teselli etmeye çalışmasını istemiyordum. Onun sesini duymak, söylediği kelimelerin zaten paramparça olan kalbimi tekrardan parçalara bölmesinden başka hiçbir şeye yaramıyordu. Teselli olmuyordum, onu sevmekten vazgeçmiyordum ya da ondan nefret etmiyordum, edemiyordum. Nasıl edebilirdim ki? Onu tüm bunlar için sevmemiştim ben. Onu sevmiştim çünkü bana daha önce hiç tatmadığım bir duyguyu tattırmıştı. Ve bu duygu, onun başka birini sevmesiyle zedelenebilecek bir şey değildi. Zedelenen tek şey ben ve kalbimdi. Sevgim değil. Yine de artık ondan vazgeçmem gerektiğini biliyordum. O başkasına aitti, başkası da ona. Bana şimdiye kadar hiç değer vermemiş olduğunu biliyordum. Belki de o gün hiç yaşanmamalıydı, diye düşündüm bir an için. Biz yine en yakın arkadaşlar olsaydık, birbirimizin her şeyini bilseydik ve ben onun sevdiği kızı tavlayabilmesi için fikirler üretip, tavsiye verebilseydim. Bana bir türlü anlamadığım Bitbikilim dersinde yardım ederken, hoşlandığım çocuğu ayarlaması için ona yalvarabilseydim. Keşke... Keşke tekrardan eskisi gibi olabiliysedik. Küçük bir tartışmada birbirimize darılıp, ertesi gün barıştığımız günlere dönebilseydik. Tüm bu yaşananları, onun aslında nasıl biri olduğunu unutabilmeyi ve tekrardan sıkı dostlar olabilmeyi o kadar çok isterdim ki. Ama artık her şey için çok geçti. Bu saatten sonra ne o benim kırılan kalbimi tamir edebilir, ne de ben onun nasıl biri olduğunu hafızamdan kazıyabilirdim.
    Islak yüzümde hissetiğim elleriyle beraber tüm bu düşüncelerden sıyrılarak, başımı kendine doğru çevirmesine izin verdim. Yemyeşil gözlerinde ilk defa böylesine içimi acıtan bir hüzün görüyordum. Her ne kadar tamamen duygusuz gibi dursa da, o hüsranı görebiliyordum işte. Gözlerimi kaçırmadım, veya kafamı öne eğerek onun bana bakmasını engellemedim. Sadece ona baktım. Gözlerimden onu ne kadar sevdiğimi anlayabilmesini sağlayacak kadar. Ve gitmesine izin verecek kadar sevdiğimi...
    "Seni seviyorum Gracie; ama sandığın biçimde değil. Ya da sana hissettirdiğim biçimde... Sadece tek bir kıza bağlanırken gönlüm, seni de seviyormuşum gibi yapmamı asla affetmeyeceksin, biliyorum, ama en azından daha fazla kederlenme artık."
    O zaman neden!? diye haykırmak istedim. Neden beni kandırdın ve eskisi gibi kalmamıza izin vermedin? Neden! Onu affetmeyecektim değil, affedemeyecektim. Ben affetsem bile kalbim affetmeyecekti. Ben sana bunları hak edecek ne yaptım Richard? Tabii ki de hiçbir şey. Ona güvenmek ve inanmaktan başka hiçbir şey. Ve bu düşüncelerime rağmen hâlâ onu sevebiliyor olmam... Tanrım. Aşk insanı bu kadar sefil bir yaratığa dönüştürür müydü gerçekten? Ne zamandan beri bu kadar acınacak biriydim, ben de bilmiyordum. Tek bildiğim karşımda bana acıyan bir Richard'ın durduğuydu. Bense bana sadece acıdığı için burada olmasından nefret ediyordum. Eğer beni ağlarken görmese, hâlâ o Jewelle neden kızla öpüşüyor olacağından adım gibi emindim. Ve bana acımasına sebep olduğum için kendimden de nefret ediyordum.
    "Bana acıma Richard. Ayakta kalmak için senin sefil sevgine ihityacım yok." Sesimin hissetiğimden daha soğuk ve duygusuz çıkması beni bile şaşırtmıştı. Gerçekten onun sevgisine ihtiyacım yok muydu peki? Bilemiyordum. Fakat hazır bu kadar duygusuz davranabiliyorken, söylemek istediklerimi hemen söylemeliydim. Devam etmek için tekrardan aralanan dudaklarım, hiçbir kelime bulamamanın acısıyla tekrardan birleştiler. Söylemek istediğim ne vardı ki?


    En son Gracie Bjerre tarafından Çarş. Mart 24, 2010 7:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Richard Madelon
    Richard Madelon
    Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 31
    Taraf : Sence?
    Rp Partneri : Dünya benim, karı kız benim.
    Patronus : Kartal.
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Sünger Bob.
    Soyunuz : Madelon.
    Ruh Hali : Hüzün. Onayli10
    Tanınmışlık : 1

    Ödüller : YoK

    Hüzün. Empty Geri: Hüzün.

    Mesaj tarafından Richard Madelon Salı Mart 23, 2010 7:41 pm

    "Bana acıma Richard. Ayakta kalmak için senin sefil sevgine ihityacım yok." Sesine gizlenen yabancı tınıyı işittim içimde bir şeylerin acıdığını duyumsayarak. Ve ancak o zaman, gözlerinin içine bakmadan yüreğini görebildim; sertleşmiş ve nasır tutmuştu, bir daha beni asla affetmeyecekti. Bundan emin olduktan sonra, neden boş yere burada duruyordum ki hâlâ? Sadakat miydi beni burada tutan? Ruhumun bir parçası, sözcüğü işitince alaylı alaylı güldü bana.
    Il me parle tout pas, je vais la vie en rose diye şarkı söyleyişini duydum içimde Piaf'ın, narin bedeninden yükselen güçlü sesine her zaman hayran olduğum kadın. İçimi, bir anlığına da olsa umutla doldurmayı başarmıştı. Hüznün silinip gittiğini, yerini biraz da olsa bağışlanma ümidine bıraktığını duyumsayabiliyordum.
    Sessizce, yumuşak bir hareketle doğrulup kalktım. "Gracie..." diye sayıkladım fısıltıyla, "Gracie..." Bir daha asla ama asla, kalbinin incinmesine izin vermeyecektim, asla. Kimse onun yüreğini parçalayamayacaktı benimkine eş değer bir canavarlıkla. Belki - tam olarak olmasa da - bu şekilde affettirebilirdim kendimi, belki bana karşı duyduğu öfkeyi azaltabilirdim bu şekilde. Ve eğer isterse, onun için her şeyi yapacaktım, yeter ki en sonunda gözlerindeki parıltıyı görebileceğimi bileyim. Aşk değildi bu, kalbimde daha önce hiç duyumsamadığım şefkatti bana bunları düşündürttüren. Eğer isterse, delicesine boşalan yağmurun altında, tüm okulun önünde bir gerizekâlı olduğumu haykıracaktım ve eğer isterse ona cefa verenlerin ciğerlerini söküp atacaktım.
    "Sefil sevgimi ayaklarının altına al ve ez Gracie, çünkü bir daha sana zarar veremeyecek." diye mırıldandım, tüm kalbimle sözlerimin doğruluğunu onaylıyordum. Ve tüm kalbimle bunların bir son bulmasını diliyordum...
    Il me dit des mots d'amour, des mots de tous les jours, et ça me fait quelque chose diye devam etti Piaf ve dışarıdaki öğrencilerin gürültüleri de karıştı onun güçlü sesine. Bu kadar üzüntülü dakikanın arasında bir anlığına bile olsa rahatlamıştım, buna hakkım bile yokken. Yeniden Gracie'ye döndüm ve hiçbir şeyi umursamadan, bembeyaz bir sayfayı aralarcasına tuttum ellerini ve Piaf devam etti; Is est entré dans mon coeur, une part de bonheur dont je connais la cause. Gülümsedim, çünkü şarkının kalbimden ellerime, ellerimden de Gracie'nin tenine ulaştığını, sözlerini onun da yüreğinde işittiğini biliyordum.

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 10:22 am