isimsiz



Join the forum, it's quick and easy

isimsiz

isimsiz

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yok


    Aşk İksiri

    avatar
    Misafir
    Misafir


    Aşk İksiri Empty Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Misafir Paz Mart 21, 2010 12:17 pm

    "Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa. Öğrenciler nasıl ayrılırlarsa ders kitaplarından, öyle koşar seven sevdiğine giderken. Okula nasıl canı sıkkın giderse öğrenciler, öyle ayrılır seven sevdiğinden." Romeo ve Juliet. İki kelime yanyana geldiği an ayakları acizce titriyor, kırmızı dudaklarının rengi atıyor ve ifadesi donuklaşıyordu. Sevginin mükemmelliğinin ve zorluğunun kelimelere daha iyi nasıl dökülebileceğini bilmiyordu. Chloe, kitabın deri kapağını kaparken gözlerinden akmak için bir saniyelik komut bekleyen yaşlar donup kalmıştı adeta. Görmeye aşikar olduğu kitabın kapağının üstüne göz sıvısının boşalmasına izin verdi. Ne kadar zavallı göründüğünü umursamıyordu bile. Romeo ve Juliet okuyup ağlamayan insanların bilincine şaşıyordu. Şu ana kadar kendisi gibi sanat düşkünü birini ne görmüş ne de duymuştu. En azından kendini Juliet yerine koyan hiçbir dişi tanımıyordu. Bu onun sorunlu olduğunun mu göstergesiydi? On yedi yaşını doldurmaya yaklaşmış bir ergenin hayal dünyası içinde yaşaması normal değil miydi? Kim ne derse desin, kitap sayfalarının arasında kaybolmayı ve kapaklar arasında sıkışmayı hiçbir şeye değişmezdi. Romeo'ya değişirdi tabî, bu farklı bir muamma. Göz yaşlarının verdiği sersemlikle, oturduğu sandalyeden kalkarken kıpkırmızı olmuş burnunu çekti. Gününün yarısını kütüphanede geçiren bir çellistin Romeo'sunu beklemesi ne kadar da umut vericiydi. Hadi ama, kimi kandırıyoruz ki! Feminist düşüncelere yenik düşmemek için savaşan Elysia yatakhaneye varır varmaz adeta çırpınan baykuşunun huzursuz sesini işitti. Siyah tüylerinin arasında kusursuz beyaz benekler olan özel tür baykuşu Bubbles -çok banel bir isim olduğunu biliyordu, yine de takıntılar- elinde tuttuğu kan kırmızısı zarfı Chloe'in omuzlarından narince dökülen saçlarına bıraktı. Zarfın üstünde gördüğü krem damgayla ifadesi ciddiyete bindi ve elindeki kitabı yatağına nazikçe bırakırken -asla atamazdı; çünkü bunun gerçek bir saygısızlık olduğunu düşünürdü- saçındaki mektubu daha iyi kavrayıp açtı. İşittiği ses Profesör Boungham'ın kalın ve tipik Durmstrang erkeği sesinden başka bir şey değildi. "Bayan Louisser, dersimin ve benim güzide öğrencilerinden olduğunuzu belirterek başlamak isterim. Plan ve programlarım hiçbir zaman doğru zamanda olmamıştır, bilirsiniz; ama sizden bir ricam olacak. İki saatinizi Romeo'ya kapılmak yerine, bugün saat üçte boş sınıfta Bay Boucher'a yardım eder misiniz? Bakanlık tarafından özel bir toplantı düzenledi ve benim payım büyük. Aklıma en çok güvenebileceğim siz geldiniz. Umarım beni kırmazsınız. Zaten dersten geçeceğiniz garanti, yine de kesin garanti ve yanında bolca minnet kazanacaksınız. Sihirli günler." Altına atılan imzayı nerede olsa tanırdı. İksir profesöründen böyle bir sorumluluk almak göğsünü kabartırken, yüzüne gamzesini belirgin kılacak bir gülümseme oturdu ve bavuluna ilerledi. Yatakhanede kimse olmaması gayet doğaldı; çünkü saat tam üçtü. Üç mü? Bir saniye, hemen kitaplarını alıp tüymesi gerekiyordu. Cübbesini şöyle bir temizledi, eline favori kitabı olan -Romeo ve Juliet'ten sonra elbette- İleri Derecede İksir Yapımı'nı, Romeo'sunu -ısrarla ve sürekli Romeo ve Juliet'ten bahsediyoruz!- çellosunu aldı. Koro öğretmeni Bayan Saliman'a akşam sekizde konçertosunda yardım etmeliydi. Tamam, yoğun bir gündü ve Chloe ısrarla Romeo'nun etkisinden çıkamıyordu. Gözleri yaşlıydı ve sesi boğuktu. Merdivenlerden hızla inerken, boğuk sesini açmaya çalışıyordu. Elindeki kitaba gözü takıldığında ise hangi iksir konusunda yardımcı olacağını bilmediğini farketti. Sürekli çelişkiye düşmeyi iyi miydi? Koşmaya devam ederek hızla ilerledi. Sınıfları hızlıca geçerken fazla ilerlediğini farketti ve fren yaptı. Ağzından otomatik olarak çıkan tepkimeyle birlikte içeri girdi. "Oops!" Evet, gözlerinde yaş birikintileri ve kırmızı yanaklarla tam bir ezik gibiydi. Genzini temizledi ve doğru kelimeleri seçmeye özen göstererek kelimelerini özgür bıraktı. "Bay Boucher?" Sesi beklediğinden de güzel çıkmıştı, bunun bilincinde olarak yüzüne silik bir gülümse yerleştirdi ve sanki yıllardır orada bekliyormuş gibi ayaklarını sallayan sarı kafanın kendine dönmesini bekledi.
    Grayson Boucher
    Grayson Boucher
    Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 143
    Yaş : 31
    Taraf : Umurunda bile değil.
    Rp Partneri : Chloe Elysia Louisser.
    Patronus : Sibirya Kurdu.
    Kan Saflığı : Melez
    Lakap : The Professor.
    Soyunuz : Boucher.
    Ruh Hali : Aşk İksiri Centil10
    Tanınmışlık : 9

    Ödüller : YoK

    Aşk İksiri Empty Geri: Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Grayson Boucher Paz Mart 21, 2010 1:43 pm

    Profesör Boungham'la birlikte iksir yapamayacağını öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyemedi. Bir kaç kelime söylemek için dudaklarını araladığında Profesör buna izin vermeden, ''Hoşçakalın Bay Boucher. Eminim bunu başarabilirsiniz. Ben bir öğrenciyi sizin yanınıza yollayacağım, bundan şüpheniz olmasın'' diyerek koşar adımlarla Grayson'ın yanından ayrıldı. Bu onun için kesinlikle büyük bir yıkım olmuştu. Profesör'ün verdiği iksir şişelerini ve ileri düzeyde iksir yapım kitabını yere düşürüp, her şeyi berbat etmemek için dikkatle taşıyordu. Neden sanki o öğrenci şimdi burada değilidi ki? İşte asıl şimdi işine yarayabilirdi. Kesinlikle o iksirleri kendi başına da yapabilirdi. Profesör'den sadece onunla yakın bir iletişim kurabilmek için yardım istemişti. Lanet olsun Bakanlığa! Tam zamanında çağırmışlardı! Bir yandan iksir şişelerini kırmamak için büyük bir çaba gösteriyor bir yandan da bir an evvel boş sınıfa gitmek için ilerliyordu. Koridorlarda geçenlere çarpmamak için kıvrak hareketlerle ilerliyordu. Ona çarpmamaları için ise, ''Hey,dikkat et seni bücür!'' diye sürekli birilerine laf yetiştiriyordu.


    Sonunda kalabalık koridordan kurtulmuş, boş sınıfın olduğu sakin koridora girebilmişti. Derin bir iç çekti ve biraz daha rahat adımlarla sınıfın yolunu tuttu. Sınıfın önüne geldiğinde, kapının kapalı olduğunu görünce neredeyse çıldıracaktı! Elindekileri düşürmemek için bir dizini karnına doğru çekmiş, çenesini dayamış ve sağ eliyle de desteklemişti. Boşta kalan eliyle bu ağır tahta kapıyı açmaya çabalıyordu. Kapıyı açtığında, bir kez daha basketbola ve yaptığı egzersizlere şükrediyordu. İçeride ki büyük masanın yanına gelerek elinde ki bütün ıvır zıvırı masaya bıraktı. Şişeleri tek tek masada ki yerlerine dizerken gelecek olan öğrenciyi bekliyordu. Aslında tüm bu işleri ona yaptırsa daha mantıklı olurdu. Şişelerle işi bittiğinde masaya dayanmış iksir kitabını karıştırıyordu. Ara ara kitapta yeni gördüğü iksirleri şaşkın bir ifadeyle izlerken ara ara da kitabı kapatarak kapıya doğru bakıyordu. Öğrencinin gelmediğini gördüğü her saniyeye lanet edebilirdi. Bir süre sonra içeri uzun saçlı, güzel bir kız girmişti. Grayson elinde ki kitabı sertçe kapatarak kıza bakmaya başladı. Beklediği bir kız mıydı? Hayır, kesinlikle değildi. Peki beklediği onunla aynı yaşta birisi miydi? Elbette ki hayır. Fakat şimdi her şey değişmişti. Bu kız Chloe'ydi. Tabii ki tanıyordu ama fazla konuşmuşluğu yoktu. Chloe'nin, ''Bay Boucher?'' ince sesiyle düşüncelerinden hızla sıyrılmış ve kızı süzmeyi kesmişti. Doğrularak, ''Evet benim. Sanırım sen Chloe'ydin? Profesör senin geleceğini söylememişti'' dedi, şaşkınlığını belli ederek. Elinde ki kitabı göstererek ekledi, ''Benimle iksir yapmak için can atan üçüncü sınıf bir Ravenclaw'u beklediğimi söylemeden edemeyeceğim'' dedi biraz tebessümle.
    avatar
    Misafir
    Misafir


    Aşk İksiri Empty Geri: Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Misafir Paz Mart 21, 2010 4:54 pm

    Çocuğun kendisini süzdüğüne yemin edebilirdi. Tabî Chloe de eksik kalmamış, çocuğun oturaklı hatlarla bezenmiş yüzünü inceliyordu. Civciv sarısı kısa kesim saçları çehresini düzgün çevrelemiş, iri gözlerini belirgin kılmıştı. Hafif kirli sakalı vardı ve kaşları da yay gibiydi. Kirpikleri uzundu ve ince dudaklarıyla ironi içindeydi. Güçlü kol kasları ise siyah Ravenclaw cübbesinde belirginleşmişti, ayrıca sandalyede oturmasına rağmen gerçekten uzun olduğunu farketmişti. Çoğu kızın hayallerinin baş rolü atletik yapılı çocuklara benziyordu. Hatta tanıma tam uyuyordu denilebilir. Yüzündeki sersem gülümsemeyi silmemişti, ellerini sersemlemiş gibi saçlarında dolaştırırken -ki gören cilve yapıyor zannedebilirdi- çocuğun sesini işitti. "Evet, benim. Sanırım sen Chloe'ydin? Profesör, senin geleceğini söylememişti." Bir anlık refleks ve dişisel düşünceyle, ismimi biliyor diye sevinse de yüz ifadesini denetlemesi uzun sürmedi. Çocuk oturduğu deri kaplı sandalyeden doğruldu ve elindeki kitabı göstererek -hey, bu ikinci favori kitabıydı!- ekledi. "Benimle iksir yapmak için can atan üçüncü sınıf bir Ravenclaw'u beklediğimi söylemeden edemeyeceğim." Çocuğun şaşkın ifadesine kıkırdayarak yanıt verirken, ellerini saçlarından hızlıca çekti ve ardından pekiştirdi. "Hayat bu. Beklemediğin şeyler hep karşına çıkar." Çocuğa sık ve uzun adımlarla yaklaştı, yanındaki sandalyeyi çekti ve eteğini düzelterek oturdu. Saçına takılan yeşil zümrüt tılsımını da düzelttikten sonra elindeki kitapları masanın üstüne koydu, çellosunu ise yanındaki sandalyeye dayadı. Gözü Romeo ve Juliet'e takılsa ve vicdanı o kitapta kaybolmayı en az Romeo kadar arzulasa da, istemeyerek iksir kitabını kavradı. Mavi, siyah ve gri eteğine kitabı yavaşça bırakırken, çocuğa döndü ve muzur bir sesle mırıldandı. "İki sorunumuz var." Derin bir nefes aldı, arkasından yutkunarak devam etti. "Asıl sorun şu ki, ismini bilmiyorum ve Bay Boucher demek gerçekten çok garip." Dilini hafifçe çıkarıp, içtenlikle gülümsedi. Derse ne zaman başlaması gerektiğini bilmemesi ve ciddiyetsiz olması gerçekten bir avantaj değildi. Bunun bilincine varıp, 'ikinci sorun ise adımı nereden biliyorsun' demek yerine, kelimelerle oynadı. "İkincisi de hangi iksiri çalışacağız?" Okyanus mavisi gözlerinin aşina olduğu bu çocuğun ismini bilmemesi gerçekten garipti. Tamam, Hogwarts'ın en popüler kızı değildi; ama yine de büyük çoğunluğu tanırdı. Gözlerini çocuğun gözlerine kaydırarak gülümserken, Romeo'yu andıran serinkanlılık, asillik ve gülüş ilişti gözüne. Sonrasını düşünmesi mümkün bile değildi.
    Grayson Boucher
    Grayson Boucher
    Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 143
    Yaş : 31
    Taraf : Umurunda bile değil.
    Rp Partneri : Chloe Elysia Louisser.
    Patronus : Sibirya Kurdu.
    Kan Saflığı : Melez
    Lakap : The Professor.
    Soyunuz : Boucher.
    Ruh Hali : Aşk İksiri Centil10
    Tanınmışlık : 9

    Ödüller : YoK

    Aşk İksiri Empty Geri: Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Grayson Boucher Paz Mart 21, 2010 5:31 pm

    Karşından duran kız, Grayson cümlesini bitirdiğinde elini saçlarından kıkırdayarak çekmişti. Ah, kur falan mı yapıyordu yani? Bunu bilmiyordu ve şimdi karar veremezdi ama şu anda belli olan tek gerçek, kızın oldukaç zarif oluşuydu. Grayson'a doğru, ''Hayat bu. Beklemediğin şeyler hep karşına çıkar'' dedi. Beklemediği şeylerin karşısına çıkması, tam olarak anlamını Grayson'da bulmuyordu. Genelde planladığı her şey yolunda giderdi ve kafasında oluşturduğu şey yerini bulurdu. Fakat gelecek için bir tahminde bulunmak elbette ki gerçeğe aykırıydı. Çünkü bu sadece 'tahmin'di. Realist birisi miydi? Tam olarak hayır. Hayalleriyle şimdi ki konuma gelebilmeyi planlamış ve daha sonrada bunun için her şeyini feda etmişti. Bu basketbol dışında ki tüm sosyal aktivitelerden uzak durmaktı. Sihir Bakanlığına girmeyi çok istiyordu. Bunu kesinlikle başaracaktı. Son yılın verdiği tuhaf heyecan ve derslerin verdiği huzursuzlukla bir yılı nasıl bitireceğini düşünüyordu. Chloe'nin zarif bedeni ona doğru hızlı adımlarla yaklaşıyordu. İçinde sadece küçük bir kıpırtı oluşmuştu. Kötü düşüncelerinden sıyrılmaya çalışıyordu. Evet o bir erkekti fakat centilmenliğinden kesinlikle kopamazdı. Diğerleri gibi olmayacaktı. Bunu kendine prensip edinmişti. Yanında ki sandalyeyi çekti ve eteğini düzelterek oturdu. Elini saçlarına götürerek zümrüt tılsımını düzeltti. İpeksi görünen saçlarına uyum sağlamış, parıldıyordu. Chloe tüm bunları yaparken tuhaf bir şekilde onu izlediğini sonradan anlayarak kendini toparladı. Gözleri, Chloe'nin masanın üzerine koyduğu kitaplara takıldı. Bir kaç iksir kitabı ve o da neyin nesiydi öyle? Romeo ve Juliet mi? Bunu muggle dünyasından biliyordu. Büyük ve ünlü aşk hikayesi... Fakat hiç alıp okumamıştı. "İki sorunumuz var" Chloe'nin sesiyle gözlerini kitaptan ayırarak ona baktı. Ah, pürüzsüz bir cildi vardı. Kırmızı dudakları ise muhteşem görünüyordu. Sorun mu? Ne sorunu? Artık kıza bir yemekmiş bakmayı bırakarak ciddileşti. Bir daha onu böyle rahatsız etmeyecekti. Kaşlarını çatmış, kızın söyleceği sorunları bekliyordu. "Asıl sorun şu ki, ismini bilmiyorum ve Bay Boucher demek gerçekten çok garip." Ah, sorun dediği bu muydu gerçekten? Kız içtenlikle gülümsemişti. Grayson'da ona karşılık vererek, ''Ben Grayson. Grayson Boucher'' dedi ve hemen ekledi, ''Aslında tanımamana çok şaşırdım'' dedi tekrar kaşlarını çatarak. Sıra ikinci sorundaydı. Bunun diğeri gibi olmadığından emindi. Bu yüzden ciddiyetini bozmadı ve söyleyeceklerini bekledi. "İkincisi de hangi iksiri çalışacağız?" Evet, sonunda normal olan bir soru gelmişti. ''Aslında... Bu gerçekten bir sorun olabilirdi'' dedi gülümseyerek ve ekledi, ''Ben Profesör ile aşk iksiri üzerine bir çalışma yapacaktım. Bu durumda seninle yapmam gerekiyor'' diyerek utangaç bir tavırla gözlerini devirdi.
    avatar
    Misafir
    Misafir


    Aşk İksiri Empty Geri: Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Misafir Çarş. Mart 24, 2010 6:45 pm

    Çocuğun parlak bakışlarının üzerinde gezindiğini hissedebiliyor ve bundan zerre rahatsızlık duymuyordu. Bakışları iticilikten tamamen uzak bir kavramı kapsıyor, adeta içini eritiyor ve sıcak süt banyosu hissi veriyordu. Küçük ellerini sualsizce karşı cinsinin sarı saçlarının içine daldırmak isteğini bastırmaya uğraşması, Romeo'yu ellerinden kaçırması kadar zordu. Çocuğun yüzündeki gülümseme, onu adeta yerden yere sürüklüyordu. Gözlerinin belirgin parıltısı ise kalbinin adeta yerinden çıkmasına neden olacaktı. İster istemez yüzünde oluşan şapşal gülüş çocuğun ifadesiyle kesin bir ironi içindeki ciddi sesiyle soldu."Ben Grayson. Grayson Boucher." Çocuğun gülümsemesinin birden yok oluşu gün ışığının kayboluşu gibiydi. Ardından gelen ikinci darbe -kaşlarını dövecekmiş gibi çatmasından bahsediyordu- kalbinin diri diri sökülmesiyle eş değerdi. Bir an için hiç burada olmamayı diledi, ardından çocuk tekrar gözlerinin önüne dünyanın en gerçeği olarak çarptı. Derin bir nefes aldı. Bir çocuğa bu kadar bağlanması doğru olamazdı. Muhtemelen bir rüya falan görüyordu, görmediğini kanıtlayan tek şey ise çocuğun ultra-gerçek olması ve tizlikle boğuşan ergen sesiydi. "Aslında tanımamana çok şaşırdım." Tamam, saçlarıyla oynarken gerçekten de kur yapar gibi görünüyordu. Omuzlarını dikleştirdi ve şöyle bir silkerken, yüzünde umursamaz bir ifade vardı. Tavrı kadar umursamaz bir sesle mırıldandı. "Neyse, artık tanışıyoruz. Chloe Elysia Louisser." Elini uzatırken, yüzünde sürekli görülmesi mümkün silik gülümsemesi vardı. Çocuk onu düşürttürüyor ve zihnini yıkıyordu. Hiç böyle hissettiğini hatırlamıyordu, şu Romeo saplantısı dışında. Çocuğun elini sıkmasının ardından, geri çekti ve çocuğun konuşmak için ağzını araladığını görünce kulak kesildi. "Aslında, bu gerçekten bir sorun olabilirdi." Çocuğun tekrar gülümsediğini gördüğü anda yanaklarındaki gerginlik adeta uçup gitti. Çocuğun cazibesine kapılmamak için sandalyeden ve çellosundan destek almaya çalışsa da, bir sonraki cümleleri zihnini yerinden oynatabilirdi veya bilincini kör edebilirdi. "Ben profesör ile aşk iksiri üzerine bir çalışma yapacaktım. Bu durumda seninle yapmam gerekiyor." Evet, belki de aşk iksirini biraz yanlış öğretir ve kendine aşık olmasını sağlayabilirdi. Hayır! Ne zamandan beri böyle düşünüyordu? Çocuğu gördüğünden beri. Lanet olsun, çocuktan gerçekten hoşlanmıştı! Profesörün ona verdiği sorumluluğu düzgün yerine getirmezse, ömür boyu vicdan azabı çekebilirdi. Zihnini çocukla ilgili beğenilerinden uzaklaştırmaya çalışıp, -başarısızlıktan lanet yemeliydi- derse odaklandı. Sağ elinin işaret parmağını çenesine sürterken ciddi bir sesle mırıldandı. "Amortentia demek..." Derin bir nefes aldı ve aklında ne varsa tam bir profesör edasıyla boşalttı. "En güçlü aşk iksiridir. Külbükül hayvanının yumurtaları dondurulur ve kullanılır. Bu yumurtaların olduğu gibi yenmesi sıtma tedavisinde de kullanılır. Yumurtalar iksir için çok değerlidir. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsin. Seni ne cezbediyorsa ona göre kokması, kokusunun herkese farklı gelmesinin nedenidir. Amortentia gerçek aşkı yaratmaz. Aşkı imal etmek de, taklit etmek de imkansızdır. Hayır, bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar." Tekrar derin bir nefes aldı ve yüzünde büyük bir sırıtışın belirmesine izin verdi. Evet, iksir bağımlısı biriydi. Aslında ilk özel ders -ya da her neyse işte- deneyimi, çocuğun cazibesi dışında fena gitmiyordu. Kitaptan olduğu gibi alıntı yapması ne kadar doğruydu bilmiyordu; ama yeterince açık olduğunu düşünüyordu. "Aslında Hogwarts'ta kesinlikle yapımı yasak bir iksirdir. Yine de Bay Boungham'ın onayladığını düşünüyorum. Yanılıyor muyum?" Tamam, yanılmamış olmak için her şeyi yapabilirdi. Belki de bir saatliğine olsun, çocuğun dudaklarına tutkuyla... Hey! İfadesini katılaştırdı ve gerçek bir profesör gibi davranmaya özen göstererek, çocuğun vereceği cevabı beklemeye koyuldu.
    Grayson Boucher
    Grayson Boucher
    Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 143
    Yaş : 31
    Taraf : Umurunda bile değil.
    Rp Partneri : Chloe Elysia Louisser.
    Patronus : Sibirya Kurdu.
    Kan Saflığı : Melez
    Lakap : The Professor.
    Soyunuz : Boucher.
    Ruh Hali : Aşk İksiri Centil10
    Tanınmışlık : 9

    Ödüller : YoK

    Aşk İksiri Empty Geri: Aşk İksiri

    Mesaj tarafından Grayson Boucher Cuma Mart 26, 2010 4:04 pm

    Ellerini ipeksi saçlarından çekerek umursamaz bir tavır takınmıştı. "Neyse, artık tanışıyoruz. Chloe Elysia Louisser" dedi umursamaz sesiyle. Neden böyle yapmıştı ki? Artık böyle şeylere çok takılmıyordu. Ama çoğu erkeğin dediği gibi 'çünkü kızlar her zaman tuhaftır' lafından hiç haz etmiyor, tam tersine kızların zarif ve inanılmaz varlıklar olduklarını düşünerek onlara nadir bulunan bir şeymiş gibi özenle davranırdı. Bunu kendisine kural edindiği zamanlar oldukça uzun zaman önceye dayanıyordu. Kız elini uzatmıştı. Nazikçe sıktı, ''Öyleyse memnun oldum Chloe'' dedi elini çekerken. Artık Chloe ciddi bir tavır takınmıştı. Elini çenesine götürerek düşünceli bir hâl aldı. Kısa bir süre sonra ağzından sözcükler dökülmeye başladı. "Amortentia demek..." dedi ve bilindik Ravenclaw kızları gibi açıklamaya başladı. Evet Ravenclaw kızlarını seviyordu, hepsi kendisi gibi 'ben çok biliyorum' havalarında gezerdi. Ama işin güzel yanı gerçekten biliyor olmalarıydı. "En güçlü aşk iksiridir. Külbükül hayvanının yumurtaları dondurulur ve kullanılır. Bu yumurtaların olduğu gibi yenmesi sıtma tedavisinde de kullanılır. Yumurtalar iksir için çok değerlidir. Bu iksiri belirgin sedef parıltısından ve karakteristik helezonlar halinde yükselen buhardan tanıyabilirsin. Seni ne cezbediyorsa ona göre kokması, kokusunun herkese farklı gelmesinin nedenidir. Amortentia gerçek aşkı yaratmaz. Aşkı imal etmek de, taklit etmek de imkansızdır. Hayır, bu iksir sadece güçlü bir tutkunluk ya da saplantıya yol açar'' Chloe tüm bunları anlatırken, Grayson başını sağ koluna yaslamış onu dinliyordu. Elbette ki tüm bunları biliyordu. Ama yine de tekrar olmuştu. Bu iksiri altıncı sınıftayken öğrenmişlerdi. Fakat iksir dersinin profesörünün geçen senekiyle aynı olmayışı, Grayson'a tam bir bela olmuştu. Bu iksir sayesinde Profesör ile yakınlaşmayı umarken, şu anda karşısında ki bu kız kendisine oldukça ilgi çekici gelmişti. Her ne kadar bu durumdan ilk başta memnun olmasa da, şimdi bir şeyler değişiyordu. Kız cümlesini bitirir bitirmez derin bir nefes almış ve gülümsemişti. "Aslında Hogwarts'ta kesinlikle yapımı yasak bir iksirdir. Yine de Bay Boungham'ın onayladığını düşünüyorum. Yanılıyor muyum?" Ah, hayır! Evet tabii ki biliyordu bunu. Farklı bir aşk iksiri için izin aldığı doğruydu ama Amortentia, en güçlü olanı buydu. Fakat bunu yapmaktan ne çıkardı ki? Hepsi aşk iksiri değil miydi sonuçta? Yaslandığı kolunu çekerek doğruldu, ''Hayır. Hayır, kesinlikle yanılmıyorsun. Elbette Bay Bounghom'un onayını aldım. Merak etme sen. Son sınıf olmanın farkı işte'' dedi, sinsice gülümseyerek. Gözleri bir an için Chloe'nin kitaplarına takıldı. En üstte Romeo ve Juliet adlı bir kitap, onun altında ise iksir kitapları yer alıyordu. Geriye doğru yaslanarak, ellerini göğsünde birleştirdi. Gözleri hâla en üstte ki kitabtaydı. Romeo ve Juliet... Biliyordu onları. Muggleların ünlü eserlerindendi. William Shakespeare adında ki yazar yazmıştı. Bu kadar ünlü olmasına rağmen bir kez olsun eline alıp okumamıştı. Bu konuyu daha sonra Chloe'ye sorabilirdi. Fakat şimdi gereğinden fazla düşünceleriyle kaldığını fark ederek tekrar oturduğu koltukta doğruldu ve kıza odaklandı. ''Gerekli her şeyin şu çantada olduğuna eminim'' dedi, masanın üzerinde duran siyah deri çantayı göstererek. Bu çantayı Grayson'a Profesör vermişti. Dikkatle çantayı önüne çekerek içini açtı. Üzerilerinde bir çok yazı ve açıklama bulunan küçük küçük şişeler arasında gerekli olanları bulmak zor olabilirdi. Çantayı Chloe'ye doğru döndürerek gözleriyle 'sen bulabilirsin' şeklinde bir bakış attı ve sonra tekrar geriye doğru yaslandı.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 7:58 am