Gerizekalı! Ne yaptığını sanıyorsun ha? "
Aptal kız, ne olacak işte. Güya küçücük beyniyle kendisine düello teklifi etmişti, gizli koridorda. Elbet gününde görmüştü! Acı çekmesi, gözlerinden yaşan damlalar Isabel'ın keyiflenmesine yeterde artardı bile. Şimdi ise sadece yürüyor, yürüyor ve yürüyordu. Sert adımlarının çıkardığı sesler, dikkatin onun üzerine toplanmasına sebep olsada kaale almıyordu. Daha fazla dikkat çekerse, -bu onu rahatsız ediyor- sadece basit bir büyüyle halledebilirdi işi. İmkansız yada yasak diye bir şey yoktu dünyada, bu kısıtlamalar sadece küçük beyinli kıtlar için yapılmıştı. Adımlarını dahada hızlandırdı, sessiz ve sakin bir yer olan kütüphaneye gidecekti. Çok kişi olsa bile, en azından sessizdi. Yanında sevinç çığlıkları atan bebekler olmayacaktı. Belki biraz araştırma yapabilirdi, KSKS dersi hakkında. Her neyse işte. Kütüphaneye ilk adımı attığında, çokta kişinin olmadığını farkketti. En iyiside buydu zaten. Etrafındakilerden bir ka. kişi Slyhterin'di. Onlarda henüz birinci sınıf çömezler olduğu için bakmadı bile.
Diğerleri ise tahmin edinebileceği üzre Ravenclaw'lı ders meraklıları. Akıllarına şaşıyordu doğrusu, profesörlerin gözlerine girmeye meraklı bu bina, kimi zaman bir kaç kendini beğenmiş küstahtanda oluşabiliyordu. Aman, neyse ne ve kimse kim. Etrafındakilerden ona ne. Hepsi başka diyarlarda başka şeyler yapıyorlardı ve Isabel' in onları didik didik araştıracak hali yoktu. Daha önemli işleri vardı bu büyücüleri gözetlemek yerine. Zarif, narin ve pürüzsüz elini rafların arasında dolaştırdı. O sırada birinci sınıf bir öğrencinin raftaki kalın kitabı yere düşürdüğünden çıktığı ses, onu rahatsız etmişti. Böyle sakarların bu muhteşem dizayn edilmiş okulda işi olmamalıydı. Yaptıkları tek şey, bir şeyleri kırmaktı. Aslında Isabel buna kafayı takmamıştı, önemli olan kitabın ayağının üstüne düşmesiydi. Hızlı bir hareketle kitabı ayağından attı ve kıza öldürücü bakışlar fırlattı. " Dikkat etsene pislik! " Kız ürkmüşe benziyordu, dayanıksız bir vücut. Aslında o an elindeki asayla onu alt üst edebilirdi, etrafında bazı kişilerin olması hiç önemli değildi ama yapmadı. Daha sonra kendisine bakan gözlere aldırmadan -ki her zaman dikkat çekmiştir- eline bir kitap alıp masaya oturdu, okumaya başladı. Yanındaki tüy kalemine gözü kaydı. Sade ve şık. Kitapta gözlerini gezdirirken, daldığının farkında bile değildi.
Aptal kız, ne olacak işte. Güya küçücük beyniyle kendisine düello teklifi etmişti, gizli koridorda. Elbet gününde görmüştü! Acı çekmesi, gözlerinden yaşan damlalar Isabel'ın keyiflenmesine yeterde artardı bile. Şimdi ise sadece yürüyor, yürüyor ve yürüyordu. Sert adımlarının çıkardığı sesler, dikkatin onun üzerine toplanmasına sebep olsada kaale almıyordu. Daha fazla dikkat çekerse, -bu onu rahatsız ediyor- sadece basit bir büyüyle halledebilirdi işi. İmkansız yada yasak diye bir şey yoktu dünyada, bu kısıtlamalar sadece küçük beyinli kıtlar için yapılmıştı. Adımlarını dahada hızlandırdı, sessiz ve sakin bir yer olan kütüphaneye gidecekti. Çok kişi olsa bile, en azından sessizdi. Yanında sevinç çığlıkları atan bebekler olmayacaktı. Belki biraz araştırma yapabilirdi, KSKS dersi hakkında. Her neyse işte. Kütüphaneye ilk adımı attığında, çokta kişinin olmadığını farkketti. En iyiside buydu zaten. Etrafındakilerden bir ka. kişi Slyhterin'di. Onlarda henüz birinci sınıf çömezler olduğu için bakmadı bile.
Diğerleri ise tahmin edinebileceği üzre Ravenclaw'lı ders meraklıları. Akıllarına şaşıyordu doğrusu, profesörlerin gözlerine girmeye meraklı bu bina, kimi zaman bir kaç kendini beğenmiş küstahtanda oluşabiliyordu. Aman, neyse ne ve kimse kim. Etrafındakilerden ona ne. Hepsi başka diyarlarda başka şeyler yapıyorlardı ve Isabel' in onları didik didik araştıracak hali yoktu. Daha önemli işleri vardı bu büyücüleri gözetlemek yerine. Zarif, narin ve pürüzsüz elini rafların arasında dolaştırdı. O sırada birinci sınıf bir öğrencinin raftaki kalın kitabı yere düşürdüğünden çıktığı ses, onu rahatsız etmişti. Böyle sakarların bu muhteşem dizayn edilmiş okulda işi olmamalıydı. Yaptıkları tek şey, bir şeyleri kırmaktı. Aslında Isabel buna kafayı takmamıştı, önemli olan kitabın ayağının üstüne düşmesiydi. Hızlı bir hareketle kitabı ayağından attı ve kıza öldürücü bakışlar fırlattı. " Dikkat etsene pislik! " Kız ürkmüşe benziyordu, dayanıksız bir vücut. Aslında o an elindeki asayla onu alt üst edebilirdi, etrafında bazı kişilerin olması hiç önemli değildi ama yapmadı. Daha sonra kendisine bakan gözlere aldırmadan -ki her zaman dikkat çekmiştir- eline bir kitap alıp masaya oturdu, okumaya başladı. Yanındaki tüy kalemine gözü kaydı. Sade ve şık. Kitapta gözlerini gezdirirken, daldığının farkında bile değildi.