A Y R I L I K
Karanlık gecenin korkutucu saatlerinde, sessizliğin verdiği endişeli tavırların hükmünü taşıyarak hızlı adımlarla ilerleyen Alexânder, buluşma saatine yetişebilmek için etrafına bakmadan yürüyordu. Buluşacağı kişinin Sonia olması da hızlı adımlar atmasına nedendi. Bilemediği, ismini veremediği bir durum meydana gelmişti. Artık ona hissettiği şey aşk değildi. Peki Sonia bunun farkındamıydı. Bunu bilmiyordu. Tek bildiği birazdan olacak konuşmanın ayrılık üzerine olduğuydu. Kuytu köşelerden kestirme arayan Alex, yanıp sönen sokak lambalarına aldırış etmeden karanlık geceyi sineye çekiyordu. Domuz kafasına çok az kala birazcık durup düşündü. Karşısına geçip neler diyeceğini, onu üzmeden nasıl ayrılacağını akıllıca düşündü. Birçok kelime kafasında tasarlanıyor, cümleler kurmasına yardımcı oluyordu. En sonunda onu kırmadan söyleyecek birkaç sözcük bulabilmişti. Birkaç adım daha attı ve karşısına çıkan Domuz Kafasına giriş yaptı. İpsiz sapsız sarhoşlarla dolu, kavgalar ve tartışmalarla sürükleyici ve ağızdan çıkan birkaç küfürle olağanüstü olaylara tanık oldu. Birkaç bozuk ışık lambasıyla aydınlatılmaya çalışılan mekan, oldukca macera doluydu. Ama bugün macera değil, hayat dolu dakikalar yaşayacaktı. Gece lambalarının sağlam olduğu bir duvar kenarında 2 kişilik küçük bir masa gördü. Kimsenin rahatsız etmediği bir köşe olduğu için oraya ilerledi ve büyük bir merakla Sonia'yı bekledi. Birden yanına bir adam yaklaştı. Sözde garson, ama görünüşte barbar bir herif ona; " Hoşgeldin, Eee evet ne istiyorsun bakalım. " dedi. Sonia'yı beklemek isterdi. Ama birşeyler içmekten kendini alıkoyamadı. " Bir tane Kaymak Birası istiyorum. Zencefilli olsun. " dedi ve hem Sonia'yı hemde Kaymak birasını bekler vaziyette etrafına bakındı.
Karanlık gecenin korkutucu saatlerinde, sessizliğin verdiği endişeli tavırların hükmünü taşıyarak hızlı adımlarla ilerleyen Alexânder, buluşma saatine yetişebilmek için etrafına bakmadan yürüyordu. Buluşacağı kişinin Sonia olması da hızlı adımlar atmasına nedendi. Bilemediği, ismini veremediği bir durum meydana gelmişti. Artık ona hissettiği şey aşk değildi. Peki Sonia bunun farkındamıydı. Bunu bilmiyordu. Tek bildiği birazdan olacak konuşmanın ayrılık üzerine olduğuydu. Kuytu köşelerden kestirme arayan Alex, yanıp sönen sokak lambalarına aldırış etmeden karanlık geceyi sineye çekiyordu. Domuz kafasına çok az kala birazcık durup düşündü. Karşısına geçip neler diyeceğini, onu üzmeden nasıl ayrılacağını akıllıca düşündü. Birçok kelime kafasında tasarlanıyor, cümleler kurmasına yardımcı oluyordu. En sonunda onu kırmadan söyleyecek birkaç sözcük bulabilmişti. Birkaç adım daha attı ve karşısına çıkan Domuz Kafasına giriş yaptı. İpsiz sapsız sarhoşlarla dolu, kavgalar ve tartışmalarla sürükleyici ve ağızdan çıkan birkaç küfürle olağanüstü olaylara tanık oldu. Birkaç bozuk ışık lambasıyla aydınlatılmaya çalışılan mekan, oldukca macera doluydu. Ama bugün macera değil, hayat dolu dakikalar yaşayacaktı. Gece lambalarının sağlam olduğu bir duvar kenarında 2 kişilik küçük bir masa gördü. Kimsenin rahatsız etmediği bir köşe olduğu için oraya ilerledi ve büyük bir merakla Sonia'yı bekledi. Birden yanına bir adam yaklaştı. Sözde garson, ama görünüşte barbar bir herif ona; " Hoşgeldin, Eee evet ne istiyorsun bakalım. " dedi. Sonia'yı beklemek isterdi. Ama birşeyler içmekten kendini alıkoyamadı. " Bir tane Kaymak Birası istiyorum. Zencefilli olsun. " dedi ve hem Sonia'yı hemde Kaymak birasını bekler vaziyette etrafına bakındı.