isimsiz



Join the forum, it's quick and easy

isimsiz

isimsiz

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yok


2 posters

    Gül kokusu...

    Delacroix Xóurä Diontequé
    Delacroix Xóurä Diontequé
    Rahibe


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 39
    Taraf : kişisel çıkararıma göre değişir.
    Patronus : Tek boynuzlu at
    Kan Saflığı : Safkan.
    Lakap : Prenses
    Ruh Hali : Gül kokusu... Seytan10
    Tanınmışlık : 13

    Gül kokusu... Empty Gül kokusu...

    Mesaj tarafından Delacroix Xóurä Diontequé Cuma Ara. 11, 2009 7:24 pm

    Kuruyan güllerin küfü andıran nemli kokusu bütün kadedrali sararken ben gözlerimi mumlara dikmiş ateşten de yakıcı olan anılarımı düşünüyordum. Çok olmamıştı buraya geleli. Üç gündü yanlış hatırlamıyorsam... Her neyse kimin umurundaydı ki? Buradaki rahibeyi öldürüp yerini almıştım. Kolay bir avdı çünkü aptalın tekiydi, kimseyle konuşmuyordu, yakın bir arkadaşı ya da akrabası da yoktu. Kısacası ben yerine geçtiğim için onun yokluğunu kimse fark etmeyecekti. Onu tanıyan birileri varsa da ailesinin yanına döndü diyerek geçiştirebilirdim zaten. Kadedralde cinayet işlemek... Bu beni etkilememişti. İlk değildi çünkü. Muhtemelen son da olmayacaktı. Neden rahibeliği seçtiğimi bilmiyorum. Hiçbir zaman dindar biri olmaıştım. Sadece bu yerde kendimi daha huzurlu hissediyordum. Hayatımın her anında vardı burası. Doğumum, en yakın akrabalarımın ölümü, gördüğüm bütün mutlu evlilik sahneleri... En önemlisi de her şey burada başlamıştı. Eğer kaderime bir çözüm bulacaksam, burada bulmalıydım onu. Burada başladıysa, burada bitmeliydi.

    Leonardo'yu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Her şeyi bırakıp buraya geldiğimde en zoru onunla vedalaşmaktı zaten. Ama içimden bir ses onu yeniden göreceksin diyordu. Diğer insanlardan farklı olarak iç güdülerime güvenmezdim. Altıncı his denilen şeyi bir saçmalık olarak görüyordum. Ama yine de bunu düşünmek güzeldi. Bana yaşamak için umut veriyordu. Her ne kadar benim yaşamam çoğu insan için tehlike oluştursa da... Bedenimin kontrolu uzun zamandır bende değildi çünkü. Bedenim bir kuklaydı sadece. Zamanı geldiğinde emirleri büyük bir titizlikle yerine getiriyordu. O şey beni bir canavara dönüştürüyordu. Korkuyordum geleceğimden. Her an diken üzerindeydim. Buraya geldiğimden beri şarı çıkmamıştım. Kiliseye gelen insanlara görünmemeyi tercih ediyordum, konuşmak isteyenlere ise kısa cevaplar verip geçiştiriyordum. Böyle daha ne kadar yaşayabileceğimi bilmiyorum. Sadece elimden geldiğince dayanmaya çalışıyorum...

    Bu büyük kadedral beni sahipleniyordu sanki. Burada daha az korkuyordum. Sanki güvendeymişim gibi... Asamı pürütsüz ellerimin arasında tutuyordum. Onsuz yaşamayı öğrenmeliydim artık. O elimdeyken daha büyük bir tehlikeydim insanlar için. Ama yine de sahip olduğum bu güçten vaz geçmek istemiyordum. En büyük korkum ise burade delirip gitmekti. Zaten böyle giderse kısa süre içinde aklımı kaçırabilirdim. Kendime güvenmeye çalışmalıydım. Başımı ellerimin arasına aldım ve gözlerimi kapanıp düşünmeye çalıştım. Sonsuza kadar burada korkuyla yaşamak istemiyordum. Sonum St. Mungo'da herkesin ziyaret etmeye korktuğu, hatta yanından bile geçmek istemediği bir hücre ya da Askaban olmamalıydı. Bir kaçış olmalıydı...

    Baron Guillaume Seidx
    Baron Guillaume Seidx
    Müzisyen


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 178
    Yaş : 29
    Taraf : İşim olmaz...
    Patronus : **Sansar**
    Yetenek : Müzik yeteneği (tabi büyü dünyasında yetenek sayılırsa)
    Kan Saflığı : safkan
    Lakap : Nazlıı
    Soyunuz : Seidx
    Ruh Hali : Gül kokusu... Ac10
    Tanınmışlık : 7

    Gül kokusu... Empty Geri: Gül kokusu...

    Mesaj tarafından Baron Guillaume Seidx Cuma Ocak 22, 2010 2:53 pm


    "Doğrusunu mu yapmıştım, yoksa..."

    Son zamanlarda zayıflamış, çökmüştüm. Gözlerimdeki çukurlar, keş olduğumu değil, herşeyi geride bıraktığımı gösteriyordu. On yaş büyük gösteriyordum. Bunun farkındaydım ve umrumda değildi. Bazı insanlar beni dilenci zannediyordu, çünkü uzun zamandır aynı kıyafetleri giyiyordum. Sırtımda gitarım, istediğim yerde durup çalıyordum. Bana para verenler oldu, çaldığım için. Komik.
    Akşamları (!) barda çalıyor, işim bittiğinde kendimi şarap mahzenine kapatıyordum. Gözlerimi açtığımda birkaç gün geçmiş oluyordu. Kimse bana hesap sormuyordu, nerdeydin? neden çalmadın? Çünkü benim barımdı ve ben onların patronuydum. Para almıyorum. Aldığım paraları sokak çocuklarına ya da ihtiyacı olanlara veriyordum. Geriye hiç para kalmıyordu tabi. Gerek yoktu. Gecelerim barda, gündüzlerimde deli gibi gezmekle geçiyordu. Tabi geriye kalan ya da hatırımda olan gündüzler... Ara sokaklarda geziyordum. Neden mi? Ben de bilmiyorum. Belki de orada tanıdık kimseyle karşılaşmayacağımdandır. Tanıdık... Uzun çok uzun zamandır bir eski tanıdıklarımla konuşmuyordum, karşılaşmıyordum. Mesajları okumuyordum. Beni ölü sandıklarını düşünmeye başlamıştım artık. Ama sanmıyorlarmış, araştırmışlar ve benim yaşamımı öğrenmişler. Keşke ölü sansalardı, belki o zaman kimsenin beni düşünmediğini bilmezdim. Tıpkı benim gibi...

    Ta ki, o gün, sarhoş ve bıkkınken şarap mahzeninde geçirdiğim klasik bir gecede kapımı çalan, daha doğrusu çarparak açan, o çok eski arkadaşımın beni amaçsız belki de amaçlı ziyaretine kadar. Yüzündeki belli belirsiz bir iki çizgi, belirginleşen kemikleri dışında hiç değişmemiş. Yanında birkaç anı da getirmiş. Tam da ihtiyacım olan (!). Bir süre tanımamazlıktan geldikten sonra, onun benim huylarımı hiç unutmamış olduğunu anladım. Çünkü tanımamazlıktan geldiğimi anlamıştı. Ve uyuşmuş kolumdan çekip beni kokuşmuş şarap mahzeninden ve umursamaz hayatımdan çıkarmıştı. Ve şimdi burdayım, çocukluğumun geçtiği Paris'te. Bir katedraldeyim. Kim inanır ki benim, inançlı biri olduğuma, tabi ya kimse inanmaz. İnanmasınlar da zaten.

    Duvarların görkemi beni çocukluğuma götürüyor. Gözlerim doluyor. Geçmişte asla çocukluğumu özlemeyeceğimi sanırdım, çünkü ben dünyaca ünlü bir müzisyen olup, dünyayı gezecektim. Tabi gelecek, geçmişten daha kötü olunca özleneceğini nereden bileyim? Belki de bu benim elimdedir, belki de daha çok vaktim vardır ve ben bu durumu değiştirebilirim.

    Kalbim deli gibi çarpmaya başladı, verdiğim karara olan inancım her geçen saniye artıyordu. Dev kapıdan, turistlerle beraber geçtim.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 9:34 am