tarafından Sonia Michelle Williams C.tesi Ara. 12, 2009 2:59 pm
Ertesi Gün
Sonia, fotoğraf çekimcisinin isteğiyle saçlarını bir kez daha savurdu ve ardından bir flaş patladı. Okul, kapanmıştı ve albüm çalışmalarına büyük bir ağırlık veriyordu. Şimdi ise albümün kapağı ve içeriği için fotoğraf çekimindeydi. Kast ekibinden bir kadın sahneye girerek Sonia'nın saçlarını kabarttı ve koşarak hızla uzaklaştı. Yönetmen, Sonia'dan tutkulu bakışlar istiyordu. " Dişlerini göster, Sonia. " Kız, role girmekte hiç zorlanmıyordu. Daha hırçın ve delici, tutku dolu bakışlar attıktan sonra yönetmen, sevinçle çığlık attı ve stüdyoda önceki yüzlercesi gibi bir flaş patlama sesi daha yankılandı. İşleri şimdilik bitmişti. Orta yaşlardaki, kısa boylu, top sakallı ve yaşından oldukça küçük gösteren adam, ellerini sıvazlayarak Sonia'ya doğru yaklaştı. " Harikaydın, canım. Çok güzel bir yüze sahipsin. " Sonia, bu davranışına ne kadar engel olamasa da kompleksliydi. Çarpık bir gülümsemeyle yönetmene cevap verdi. " Elbette öyleyim. Eğer Alexander Mcqueen, bana çirkin, paçoz deseydi işte o zaman üzülürdüm. Çünkü o, koskoca Alexander Mcqueen. "
Şöhretin ona verdiği aşırı özgüvenle Sonia, etrafındaki sekiz kişiyle birlikte sahneden çıkıp soyunma odasına doğru ilerlemeye başladı. Kapının önüne geldiklerinde ise merakla onu takip eden sekiz kişiye döndü ve sağ kaşını havaya kaldırarak; " Herhalde benimle birlikte soyunmayacaksınız! " dedi. Meraklı grup, istemeden de olsa gözlerini ondan kaçırıp hızla uzaklaşmışlardı. Sonia, tam üzerindeki deri kostümü çıkartmaya çalışıyordu ki telefonu çaldı. Grayson, arıyordu ve birlikte bir şeyler yapmak için ona bir adres verecekti. Kız, duyduğu adresi yüksek sesle tekrarlayıp kapının önünde hazır bekleyen menajerinin not aldığına emin olduktan sonra telefonun ucundaki erkek arkadaşını öpücüklere boğarak telefonu kapatıp, soyunmaya devam etti.
Dışarı çıktığında menajeri Susan, not aldığı yazıyı göstererek adrese mi gittiklerini sordu. Sonia, bu tür saçma sorulardan nefret ederdi. Alexander Mcqueen'in ona hediye ettiği ve onun "çılgın" olarak tanımladığı garip kıyafeti üzerinde düzelttikten sonra imalı bir şekilde " Yoo... " diye cevap verdi. " Sana not ettirdiğim adrese tabii ki gitmiyoruz! " Susan, kafasını eğip, özür diledikten sonra Sonia'yı asansöre doğru takip etmeye başladı. Kadın, onunla birlikte içeri girdiğindeyse Sonia, onu dışarı itti. Susan, bir kez daha şaşırmıştı. Sonia, onun meraklı bakışlarını cevaplarcasına " Sen merdivenlerden iniyorsun, tatlım. " dedi ve asansörün kapısını kapattı.
Limuzinin şoförü, Sonia'nın binadan dışarı çıktığını görünce koşup, kızın içeri girmesi için kapıyı açtı. Etraftaki onlarca magazin habercisin arasından zar zor sıyrılmışlardı. Susan, şoföre adresi uzatarak buraya gitmeleri gerektiğini söyledi. Sonia ise kafasını dışarı çevirmiş, geçtikleri yerleri seyrediyordu. Grayson'la görüşmeyeli iki-üç hafta olmuştu ve onu gerçekten özlemişti. Gidecekleri yere bir an önce varma isteğiyle ve sabırla bekliyordu. Yaklaşık on dakika sonra limuzin, harika bir otelin önünde durdu. Sonia, heyecanlanmıştı. Neşeli bir ses tonuyla; " Geldik mi? " diye sordu. Şoför de gülümseyerek geldiklerini söylemişti. Sonia, hızla dışarı çıkarken Susan'ın onunla gelme teklifini reddederek hiç kimseye görünmemek için aceleyle içeri girdi. Otel görevlisi, onu görünce çok şaşırmıştı. Kekeleyerek " Hoşgeldiniz, Bayan GaGa. " dedi. Sonia ise hala aceleciydi. " Grayson Boucher'ın odasını arıyorum. " dedikten sonra görevlinin ona söylediği numaralı odaya gitmek için asansöre bindi.
Saniyeler, geçmek bitmiyordu. Sonia, oflayıp puflamaya başlamıştı bile. Asansör, bir anda durunca sevinç çığlığı attı ve henüz tamamen açılmamış kapıdan geçerek görevlinin söylediği kapıya gitti. Çok heyecanlıydı. Haftalardır görmediği erkek arkadaşında bir değişikliğin olup olmadığını merak ediyordu. Çünkü o, fazlasıyla değişmişti. Makyajı, giydikleri ve saç stili... Ayağıyla tempo tutmaya başladığı sırada kapı açıldı ve önünde Grayson belirdi. Sonia, daha fazla kendisini tutamayarak aceleyle ama hafifçe Grayson'a sarıldı. Onu o kadar çok özlemişti ki...