isimsiz



Join the forum, it's quick and easy

isimsiz

isimsiz

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yok


    İlkler...

    Dorothée S. Xanthia
    Dorothée S. Xanthia
    Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 9
    Yaş : 29
    Patronus : Kahşin.
    Lakap : Scy.
    Ruh Hali : İlkler... Deli10
    Tanınmışlık : 0

    İlkler... Empty İlkler...

    Mesaj tarafından Dorothée S. Xanthia Ptsi Haz. 08, 2009 4:00 pm

    Esen ılık rüzgar sarı kısa saçlarımı havalandırmaya yetmişti. Buna aldırmadan yürümeye devam ettim. Aklımdan geçen renkler tek bir şeyde birleşiyordu; kırmızı. Çıkamıyordum beynimden kahrolosı kanı! Zayıftım, sadece ona karşı. Onsuz yapamıyordum. Karşı konulmaz bir arzuydu bu, insanlara bakarken sadece bunu düşünüyordum. Acaba kanları tatlı mıdır? Tatlarına bakmak için çaba harcasamda bu sorumluluğu kaldıramıyordum. Ya ölürlerse, ya onları bir vampire dönüştürürsem? Bu düşünceler susuzluğumu artırıyordu. Kaç aydan beri dayanıyordum? Bir iki? Hayır daha fazla olmalıydı. Yada bana öyle geliyordu. Susuzluğum arttıkça zamanı karıştırmaya başlamıştım. Daha fazla duygusuzlaşıyordum. Bazense kendimi kaybolmuş gibi hissediyordum. Çok iyi bildiğim yerde bile kaybolmak... Bu nasıl bir duyguydu? Nasıl bu hale gelebilmiştim? Kendim için kendi bencilliğim için insanları ölüdürmeyi düşünüyordum. Aslında bu çok normaldi benim gibiler için, insanların kanlarını içmek ve onları bir yiyecek olarak görmek. Başka ne olabilirdi ki? Ben bir vampirdim ve bunun bedelini insan öldürerek çekiyordum. İstemeden yapıyordum. Hiçbirini öldürmek istememiştim, hepsi en susuz anımda karşıma çıkmıştı ve ceza olarak ölmüşlerdi. Nasıl yaptığımı anlayamıyordu. Gözüm dönüyordu ve kendimden geçiyordum resmen. Dünya kararıyordu. Herşey bitiyordu sadece kan kokusu varoluyordu. Nefret ediyorum! Kendimi yere bıraktım, yer oldukça serindi ama rahattı. Karşımda uzanıp giden Neva Nehri ve onun ardındaki muhteşem Moskova'yı izlemeye başladım. Herşey o kadar hızlıydı ki gözlerim seçemiyordu. Moskova geceyken daha güzeldi. Her yer ışıl ışıl ve muhteşem! Benim bulunduğum yer hariç. Burası Neva Nehri'nin karşı kıyısı, Moskova'yı izlemek isteyen biri için harika bir yer olsada geceleri hiçte tekin değildi. Özellikle genç kızlar için. Buna aldırmaya gerek görmüyordum. Birinin bana yaklaşması ne kadar kolay olursa olsun uzaklaşması çok zordu. Hele ki birde kanı güzel kokuyorsa! Ben bunları düşünürken arkamdan yabancı ve sert bir ses duydum.

    " Geceleri burası tehlikelidir küçük hanım."

    Kendime engel olamadan yüzüme çekici bir gülümseme yerleştirdim. İşte bir kurban! Kanının tadına bakmak için sabırsızlansam da bunun için acele etmiyordum.
    Eğlenmek benimde hakkımdı. Her ne şekilde olursa olsun. Ayağa kalktım ve ona doğru döndüm. Bunları düşünürken genç adamın dik ve benim gibi ağzı sulanmış bir şekilde bana baktığını anladım. Onu korkutuyorsun, dedi içimdeki ses. Haklıydı uzatmadan cevap verdim.

    " Benim için değil. "

    Sesime kattığım arzu ve çekicilik adamı baştan çıkarmamı kolaylaştırıyordu. Tek bir cümle bile adamın bana doğru bir kaç adım daha atamasını sağlamıştı. Aramızdaki mesafenin azalma için bende iki adım attım. Şimdi onu daha net görüyordum. Sesindeki sertlik hiç yüzüne vurmamıştı. Aksine çok tatlı ve bebeksi bakışları vardı. İçimden Asıl senin için tehlikeli demek geçti ama bundan hemen vazgeçtim onu kaçırıp susuzluğumu arttırmaya gerek yoktu. Eğer şimdi ve sessizce yapamazsam. Bir canavara dönüşebilirdim
    . Bu kadar yaklaşmışken vazgeçemezdim.

    " Asıl sizin için tehlikeli küçük hanım, genç ve güzel bayanlar için burası hele ki geceleri bir cehenneme dönüşebilir. Sanırım duymadınız hikayeleri, kan içiciler her yerde! "

    İşte bu tam benlik bir cümleydi. Kan içici? Bende onlardandım. Bunu anlamasını beklerdim ama en ufak bir şüphe bile duymadığından emindim. Küçük bir kahkaha attım ve bir adım daha ileriye doğru gittim. Şimdi biraz daha yakındık. Evet oluyor! Ona doğru gittikçe içimdeki susuzluk artıyordu. Bir an önce ısırmak ve o güzel kanının tadına bakmak istiyordum. Oda bana doğru bir adım atıp çalılıkların arasıdan çıktı şimdi aramızda beş altı adım kadar vardı. Gözlerini daha iyi seçmiştim. Masmavi... Aynı benim gibi. Küçük bir kahkaha attıp, gerçekçi bir şekilde ama yine aynı çekici ses tonuyla cevap verdim.

    " Benimde onlar biri olmadığımı nerden biliyorsunuz, ımmm bay?"

    " Ivann, Ivann Illarıon. Ayrıca sizin onlardan olacağınız ihtimali benim cumhurbaşkanı olduğum ihitimalinden bile daha düşük. "

    Yine kahkaha atıp bir adım ileriye daha gittim. Sesim yankılanırken onunda bana doğru adım attığını gördüm. Herşey kafamda kurduğum gibi ilerliyordu. Birazdan kanının tadını öğrenecektim. Ağzım sulanmaya başlamıştı. Kendime engel olamadan derin ve sesli bir nefes aldım. Hava ciğerlerime dolarken bir rahatlama hissettim. Şimdi daha iyiydim. Avıma gülümseyip bir kez daha cevap verdim.

    " Bende Marissa
    Trixcy. Bu arada kendini küçük görme herkes gibi sende başkan olabilirsin. "

    Ne kadar kibarsın Scylla.
    Kapa çeneni! Kendi benliğimle kavgaya tutuşmuştum bir anda. Ayrıca çokta yalancısın! Ne söylememi bekliyordun ki? Ne de olsa on dakika sonra ölderüceksin katilini bilmeliydi! Ne kadar zekisin bilse ne değişecek ki her halükarda ölecek! Evet ölecek ama, neden? Ne demek istiyorsun? Onu bir vampire çevir. Ne kaybedersin? Ne mi kayberim bir şey kaybetmem aksine bu hayata ve Caine'a bir varis daha kazandırım! O zaman sorun ne ? Senin düşük çenen, kapa çeneni avımı kaçıracaksın! Sadece bir av mı? Ne bekliyorsun ki ? Onu vampir yapmanı, bir tane daha şeytan yaratmanı! Kapa çeneni!


    " İyi misin?"

    " Evet, neden? "

    "
    Biraz durgunsun. "

    " Her zaman ki halim, hoş sen nerden bileceksin ki?"

    Bir adım daha attıp tam karşımda durdu şimdi aramızda bir adım mesafesi vardı. Onuda ben kapattım. Şimdi burunlarımz birbirine değiyordu. Nefesini tenimde hissediyordum. İlk kez ne yaptığımın farkına vardım, ilk kez gözlerim kararmadı. Kendimden geçmiştim ama bunun kanla ilgisi yoktu. Kan şuan bana çok uzak görünüyordu. Bu çok daha değişik bir duyguydu ve ilk kez hissedebiliyordum. Çok farklıydı. Onu arzuluyordum ama kanını değil. Damarlarında akan o lanet sıvıyı değil, sadece onu! Buna engel olacak bir davranışta bulunmadım -geriye gitmek gibi- aksine biraz daha çekicilik kattım yüzüme. Vampirliğin verdiği insanüstü bir cazibeyle gülümsedim. Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Ivann eğilip beni dudaklarımdan öptü. Bedemi ka
    playan sıcak hava dalgası ayaklarımdan başlayıp saçlarımın diplerine kadar uzanmıştı. Kendimi onlarca şişe kan içmiş gibi hissediyordum. Ama duyduğum haz ondan daha güzeldi. Kandan daha tatlı bir şeydi. İlk kez birine kendimi teslim etmiştim. Kanı düşünmeden birşey yaşıyordum. Aldığım zevk çok başkaydı bir daha böyle bir şey yaşamazdım. Buna emindim! Ona karşılık verirken ellerimi boynuna doladım. Ellerini belimde hissederken sanki ayaklarım yerden kesilmişti. Beynimde bir sürü düşünce olmasına rağmen herşeyi onda birleşmesi beni şaşırtıyordu. Ivann...

    " Sen çok... Çokk değişiksin Marissa? "

    Anlamış olduğundan korkutuğum için ellerimi boynundan çekip bir kaç adım geriye gittim. Nasıl olabilirdi? Sadece öpüşmüştük. Anlamış olamazdı bu imkansızdı. Aklımda kendimi ikna etmeye çalışırken o bana tekrar yaklaştı. Yine aramızda mesafe kalmamıştı. Yine geriye gitmeye çalıştıysam elleriyle beni engelledi. Aslında onu çok kolay bir şekilde alt edebilirdim ama bunu yapmak istemiyordum. İlk kez birine karşı gelmek istemiyordum. Beni kollarının arasına alışını heraketsice izledim. Kolları çok güçlüydü ama ondan daha güçlü olduğumu söylesem güler geçerdi. Haklıydı da bana bakan küçük bir çocuğu bile alt edemeyeceğimi düşünür. Bunun tersini yapacağımı kim bilebilir ki? Bunları düşünmekten vazgeçip Ivann'ın gözlerine baktım. Gözlerini aynı benim gibiydi. Fark ise onun ki biraz daha iriydi. Oda bana bakarken eğilip tekrar öpmeye kalktı. Onu öpmek istiyordum ama bir daha risk alamazdım. Kafamı geri çekip, yana yatırdım.

    " Değişik derken neyi kastettin?"

    " Soğukluğu. Belinin üstünden bile vucüdunun soğukluğunu hissediyorum. Hatta şimdi bile, sana sarılmış olmama rağmen ısanacağına daha çok soğuduğunu fark ediyorum. "

    " O zaman neden sarılıyorsun? "


    " Çünkü sadece soğuksun diye seni öpmekten vazgeçemem. "

    Kafamı çevirip, gözlerine baktım. Gözlerinde kaybolmak istiyordum. İlk kez kendimi güvende hissediyorum. Kendimden çok değer vereceğim birini bulmuştum. Gerçekten bulmuşmuydum! Evet kesinlikle bulmuştum.! Gözlerinden kendimi alıp parmaklarımın üstüne çıktım. Boyunun uzun olduğunu yeni fark ediyordum. Başımı eğip bu sefer ben onu öptüm. Dudaklarımdaki soğukluk ondaki sıcağı bastırıyordu ama önemi yoktu. En azından benim için yoktu. Onun içinde olmadığını sözlerindne anlamıştım. Ama henüz yoktu hakkımdaki gerçekleri öğrenince de olmayacak mıydı? Bir cadı ve vampir olduğumu. Hogwarts denilen bir yerde okuduğumu ve sihir yapabildiğimi. Bunlar onu korkuturmuydu? Her mugglelı korkuturdu. Ama ya bilmezse, ya ona söylemezsem? Bu imkansızdı ona söylecektim. Mutlaka bir gün söyleyecektim ama o gün bu gün değildi...


    Not1: 1. sağızdan yazılmış bir RO'dur.
    Not2:Ivann Illarıon NPC karakteridir.
    Not3: Yazdığım RO bir karakter geliştirme RO'surdur bu yüzden kimse gelmesin.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 8:44 am