RO Dışı: Lütfen almak istediklerinizi RO yaparak bu başlıkta belirtiniz. En az 5 satırlık RO kuralı geçerlidir.
+7
Andreyus Justin Colean
Valerie Jasmyn Niamh
Ursula Lessie Mysté
Magnus MacDonald
Baobban Mysté
Oscar Lowry
Axél Dylan LeDarc
11 posters
Satın Alma İşlemleri
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Oscar Lowry- Bakanlık Müsteşarı
Mesaj Sayısı : 14
Patronus : --
Yetenek : --
Kan Saflığı : --
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Oscar bakanlıkta ofisinde oturuyordu. Bir baykuşun içeri dalmasıyla birlikte ayağa kalktı ve baykuşun yanına yaklaştı. Posta'da " Her büyücünün bir baykuşu olması gerekir "yazıyordu. Zaten büyücülerin işlerini kolaylaştıran baykuşlar değil miydi?
Bu postayı okuduktan sonra Diagon Yolu'nda Binbir Çeşit Baykuş dükkanının önüne tozlardan geçerek geldi.İçeri girdi ve duvarlarda kafeslerle asılı olan baykuşları inceledi.Baykuşların gözlerini çok seviyordu.Onların rengarenk gözlerini inceledi. Ve eski taş mermerlerden geçerek ofise doğru ilerledi.Ofiste "Allen Harth"yazıyordu.Allen'e yaklaşarak "Merhaba,Ben Sihir Bakanlığı Müsteşarı Oscar Lowry.İşime yarıyacak gündüzde görebilen bir kuş istiyorum sanırım isimleri Kukumav 'dı. Birde güzel süslenmiş bir kafes istiyorum,ofisime koyacağım.Bilirsin işte her büyücünün baykuş hevesi vardır.Birde yem istiyorum onlarıda halleder misin?"dedi hızlı bir şekilde. Aslında bu kadar geveze değildi ama bu günlerde böyle olmuştu. Bunun sebebini kendiside bilmiyordu.Allen siparişleri hazırlamak için arka tarafa geçti. Allen'i beklerken sandalyeye oturdu.Bakanlığa tekrar gitmesi gerekiyordu.Baykuşunu alacağı için sevinçliydi. Öğrenci değildi artık.Bir yetişkin olarak alacağı ilk baykuşu olacaktı.Allen elinde kafesle birlikte içeri girdi.Onu gören Oscar hemen ayağa kalktı ve baykuşunu aldı.Adama galleonları vererek teşekkür etti ve dışarı çıktı.
Bu postayı okuduktan sonra Diagon Yolu'nda Binbir Çeşit Baykuş dükkanının önüne tozlardan geçerek geldi.İçeri girdi ve duvarlarda kafeslerle asılı olan baykuşları inceledi.Baykuşların gözlerini çok seviyordu.Onların rengarenk gözlerini inceledi. Ve eski taş mermerlerden geçerek ofise doğru ilerledi.Ofiste "Allen Harth"yazıyordu.Allen'e yaklaşarak "Merhaba,Ben Sihir Bakanlığı Müsteşarı Oscar Lowry.İşime yarıyacak gündüzde görebilen bir kuş istiyorum sanırım isimleri Kukumav 'dı. Birde güzel süslenmiş bir kafes istiyorum,ofisime koyacağım.Bilirsin işte her büyücünün baykuş hevesi vardır.Birde yem istiyorum onlarıda halleder misin?"dedi hızlı bir şekilde. Aslında bu kadar geveze değildi ama bu günlerde böyle olmuştu. Bunun sebebini kendiside bilmiyordu.Allen siparişleri hazırlamak için arka tarafa geçti. Allen'i beklerken sandalyeye oturdu.Bakanlığa tekrar gitmesi gerekiyordu.Baykuşunu alacağı için sevinçliydi. Öğrenci değildi artık.Bir yetişkin olarak alacağı ilk baykuşu olacaktı.Allen elinde kafesle birlikte içeri girdi.Onu gören Oscar hemen ayağa kalktı ve baykuşunu aldı.Adama galleonları vererek teşekkür etti ve dışarı çıktı.
En son Oscar Lowry tarafından Ptsi Haz. 08, 2009 11:44 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Misafir- Misafir
Donnalyn uçaktan indiğinden beri üstündeki kıyafetleri değiştirmemişti.Muggle kıyafetleri vardı.Ve tam bir muggle gibi görünüyordu.Saçlarını bu gün topuz yapmıştı.Biraz kirli olduğundan açmak istemiyordu.Kaldığı odanın duşundan sıcak su akmıyordu.Bu yüzden duş alamamıştı.Altında sıradan bir pantolon üsründe ise uçuk kahverengi kısa kollu bir bluz vardı.Bu kıyafetler muggleların vazgeçilmezlerindendi.Bu yüzden büyücü dünyasında muggle kıyafeti olarak anılırdı.Donnalyn henüz cübbe almamıştı.Bu gün almayı planlıyordu.Homurdanarak çantasındaki eve gelen ,üzerinde "Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu Eşya Listesi" yazan parşomen parçasını arıyordu.Sonunda onu diğer saçma eşyaların yanında buldu.Biraz buruşmuştu fakat okunmayacak gibi değildi.Kağıdı dar cebine tıkarak odadan çıktı.Aşağıya indiğinde ilk geldiğinden farklı bir görüntü yoktu.Sarhoşlar sızmış ayıklar ise o yolda ilerliyordu.Donnalyn bu eşyalı nerden alacağını biliyordu "Doegon Yolu" ya da buna benzer bir şey...
Nereden gideceğine dair bir şey bilmiyordu; geçen sene eşyalarını kendi almamıştı.Bardaki kadına sordu.Kadın ilgisizce nasıl gideceğini tarif etti.Donnalyn tarifine uyarak bir odaya oradandan duvardan açılan delikten geçip ulaştı yola.Yol cam seyrettiği yoldu.Acele acele geçen çocuklar ordan oraya koşuşturyordu.Bir kişi ona çarptı.Çarpan bir kadındı.Çocuğunu kaybettiğine dair bir şeyler söylüyordu.Donnalyn umursamazca cebinden kağıdı çıkarmaya çalıştı.Çıkartırken kağıt yırtıldı.Donnalyn yırtık kağıdı okumaya çalıştı.İlk olarak baykuş alacaktı ;çünkü kendisine en yakın dükkan baykuş dükkanıydı.Donnalyn daha önce baykuş görmemişti ;ama zararı olacağını sanmıyodu.Dükkana girdi.Dükkanda bir adam duruyordu.Kim olduğuna dair hiç birşey bilmiyordu.Üzeinde durmadı.Tezgaha ilerledi.Dükkan oldukça ilginçti.Çeşit çeşit baykuş vardı.Hepsi bir birine benziyordu.Donnalyn kasadaki adama yaklaşarak; "Baykuş istiyorum." dedi.Adam aptalca gülümseyerek; "Ciddi misin?" diye dalga geçti.Yaptığı iğrenç espri üzerine bir kaç kişi güldü.Donnalyn gülmeyince sustu ve "Tamam birini seç ve bana söyle.Sağ tarafta uygun fiyatlılar var biraz daha asil istiyorsan biraz parana kıyman gerekiyor" dedi.Asil mi?Asil olsa ne yazardı ki.Ayrıca yeterince parası yoktu.Adama; "Asil olması umrumda değil, rastgele bir baykuş verir misiniz?"dedi.Bu adama daha fazla tahammül edemeyecekti.Adam ters ters bakıp eline ilk gelen baykuşu tezgaha koydu.Adam kuşu tanıtmaya başladı.Kelimeleri ardı ardına nefes almadan söylüyordu. "Puhu kuşu.Puhu kuşu'na kuşlar dünyasının «kaplanı» veya «gecelerin kralı» gibi lâkaplar yakıştırılagelmiştir. Bütün baykuşların bu en kudretlisi, 63-77 santimlik vücuduyla aynı zamanda en iri baykuşlardan biridir. Bazı ülkelerde ismi «büyük kulaklı baykuş» dur. Gerçekten de, tüylerinde kızıhmsı kahverenginin yokluğu hesaba katılmadığı takdirde-"Donnalyn daha fazla dayanamayıp; "Alıyorum!Ne kadar"Adam sözünün kesilmesine rahatsız olmamış hatta sevinmişti.Fiyatını söyledi ve Donnalyn ordan bir an önce uzaklaşmk için acele etti.Cebindeki parayıgizlice sayarak;"Büyük boy kafes ve yem istiyorum."dedi.Adam dediklerini yaptı.Donnalyn dükyandan ayrıldığına sevinerek başka dükyanlara girmeye hazırlandı...
Nereden gideceğine dair bir şey bilmiyordu; geçen sene eşyalarını kendi almamıştı.Bardaki kadına sordu.Kadın ilgisizce nasıl gideceğini tarif etti.Donnalyn tarifine uyarak bir odaya oradandan duvardan açılan delikten geçip ulaştı yola.Yol cam seyrettiği yoldu.Acele acele geçen çocuklar ordan oraya koşuşturyordu.Bir kişi ona çarptı.Çarpan bir kadındı.Çocuğunu kaybettiğine dair bir şeyler söylüyordu.Donnalyn umursamazca cebinden kağıdı çıkarmaya çalıştı.Çıkartırken kağıt yırtıldı.Donnalyn yırtık kağıdı okumaya çalıştı.İlk olarak baykuş alacaktı ;çünkü kendisine en yakın dükkan baykuş dükkanıydı.Donnalyn daha önce baykuş görmemişti ;ama zararı olacağını sanmıyodu.Dükkana girdi.Dükkanda bir adam duruyordu.Kim olduğuna dair hiç birşey bilmiyordu.Üzeinde durmadı.Tezgaha ilerledi.Dükkan oldukça ilginçti.Çeşit çeşit baykuş vardı.Hepsi bir birine benziyordu.Donnalyn kasadaki adama yaklaşarak; "Baykuş istiyorum." dedi.Adam aptalca gülümseyerek; "Ciddi misin?" diye dalga geçti.Yaptığı iğrenç espri üzerine bir kaç kişi güldü.Donnalyn gülmeyince sustu ve "Tamam birini seç ve bana söyle.Sağ tarafta uygun fiyatlılar var biraz daha asil istiyorsan biraz parana kıyman gerekiyor" dedi.Asil mi?Asil olsa ne yazardı ki.Ayrıca yeterince parası yoktu.Adama; "Asil olması umrumda değil, rastgele bir baykuş verir misiniz?"dedi.Bu adama daha fazla tahammül edemeyecekti.Adam ters ters bakıp eline ilk gelen baykuşu tezgaha koydu.Adam kuşu tanıtmaya başladı.Kelimeleri ardı ardına nefes almadan söylüyordu. "Puhu kuşu.Puhu kuşu'na kuşlar dünyasının «kaplanı» veya «gecelerin kralı» gibi lâkaplar yakıştırılagelmiştir. Bütün baykuşların bu en kudretlisi, 63-77 santimlik vücuduyla aynı zamanda en iri baykuşlardan biridir. Bazı ülkelerde ismi «büyük kulaklı baykuş» dur. Gerçekten de, tüylerinde kızıhmsı kahverenginin yokluğu hesaba katılmadığı takdirde-"Donnalyn daha fazla dayanamayıp; "Alıyorum!Ne kadar"Adam sözünün kesilmesine rahatsız olmamış hatta sevinmişti.Fiyatını söyledi ve Donnalyn ordan bir an önce uzaklaşmk için acele etti.Cebindeki parayıgizlice sayarak;"Büyük boy kafes ve yem istiyorum."dedi.Adam dediklerini yaptı.Donnalyn dükyandan ayrıldığına sevinerek başka dükyanlara girmeye hazırlandı...
Baobban Mysté- Kofti
Mesaj Sayısı : 123
Yaş : 30
Taraf : Ö.Y.
Rp Partneri : --
Patronus : yarasa
Yetenek : görücü, vampir
Kan Saflığı : safkan
Lakap : Baob
Soyunuz : Mysté
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Ne kadar güzel bir gündü... Baob bu kadar güzellikleri sevmezdi ve bozmaya çalışırdı. Fakat bu gün bunu yapmak içinden gelmiyordu. Alelâde bir şekilde Kara Büyücüler hanını terk etti..
Hogwars zamanı gelmişti. Geçen sene baykuşunu bir görü üzerine denek olarak kullanan Baob bu sene tekrar baykuş almak zorundaydı. Bu yüzden Bin bir çeşit baykuş dükkanına gitmek, gün içinde yaptığı ilk iş olmuştu.
İçeri girdiğinde kimse yoktu. Biraz rafların aralarına doğru ilerlerdiğinde dükkan sahibini görmüştü. Başını eğerek selam verdi ve bir gülümsemeyle cevap aldı. Etrafa bakınıyor gözüne kestirdiği bir başkuşu alıp çıkmayı planlıyordu.
Dükkanın sonu gelmişti fakar hiç kendisine hitap eden bir baykuşa rastlamamıştı. Tam ümidi kesmiştiki sim siyah, gözleri alev saçar gibi bakan bir baykuş gördü. "İşte bu..!!" Baob sanırım biraz fazla bağırmıştı ki dükkan sahibi geldi. "Beğendiğinize sevindim. Alıyormusunuz? " dedi meraklı bir biçimde. " Evet alıyorum ve birazda yem lütfen" Dükkan sahibi bir iki dakika içinde elinde büyük bir kafes ve baykuş yemiyle gelmişti. Baob çantasından galleonlarını çıkartarak ödemeyi yaptı ve baykuşunu alarak Kara büyücüler hanına döndü.
Hogwars zamanı gelmişti. Geçen sene baykuşunu bir görü üzerine denek olarak kullanan Baob bu sene tekrar baykuş almak zorundaydı. Bu yüzden Bin bir çeşit baykuş dükkanına gitmek, gün içinde yaptığı ilk iş olmuştu.
İçeri girdiğinde kimse yoktu. Biraz rafların aralarına doğru ilerlerdiğinde dükkan sahibini görmüştü. Başını eğerek selam verdi ve bir gülümsemeyle cevap aldı. Etrafa bakınıyor gözüne kestirdiği bir başkuşu alıp çıkmayı planlıyordu.
Dükkanın sonu gelmişti fakar hiç kendisine hitap eden bir baykuşa rastlamamıştı. Tam ümidi kesmiştiki sim siyah, gözleri alev saçar gibi bakan bir baykuş gördü. "İşte bu..!!" Baob sanırım biraz fazla bağırmıştı ki dükkan sahibi geldi. "Beğendiğinize sevindim. Alıyormusunuz? " dedi meraklı bir biçimde. " Evet alıyorum ve birazda yem lütfen" Dükkan sahibi bir iki dakika içinde elinde büyük bir kafes ve baykuş yemiyle gelmişti. Baob çantasından galleonlarını çıkartarak ödemeyi yaptı ve baykuşunu alarak Kara büyücüler hanına döndü.
Magnus MacDonald- Gryffindor 1. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 8
Taraf : Aydınlık
Rp Partneri : .....
Patronus : Daha 5. Sınıf Değiliz:)
Yetenek : Daha Yok
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : Mc
Soyunuz : MacDonald
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Çok güzel bir gündü.Magnus gezmeye çıkmıştı.Gezerken baykuş dükkanı gördü.Aklına bu sene yeni aldığı kuşu geldi.Ama kaybolmuştu.Hemen yenisini almak için dükkana girdi.Ve ilk gördüğü kuş ''Cüce Baykuş'' tu.Hemen kasaya gidip istediklerini söyledi.Büyük boy kafes ve baykuş yemi dedi.Baykuşunu alıp gitti.
Misafir- Misafir
Dar sokaktan çıkmak için uğraşıyordum, her yer alışveriş yapma telaşında olan anne-baba ve öğrencilerle doluydu. Alışılmadık bir şey değildi, beş sene boyunca bu manzaraya şahit olmuşluğum var. Hogwarts'ın ders sezonunda bu manzarayı hatırlayınca güler geçersiniz. *Bu sokak mıydı orası?* sözleri kulağınızda çınlanır. Bazı dükkanların kapalı olduğunu bile görebilirsiniz. Ne olanaksa! İnsanlar birbirini ezercesine alışveriş yaparken, yarı fiyata satış yapan kitapçıya şöyle bir göz gezdirdim. Çoğu mal, ikinci eldi. Eğer, bu dükkana adımımı atarsam, büyük babamın gözlerindeki nefretiyle karşılaşabilirim. Gerçi, böyle bir hatayı yapacak biri değilim; ancak tahmini güç değil. Kafamı salladım, ve mavi gözlerimi kapattım. Her yandan gelen sesler başımı ağrıtmıştı. Henüz, birinci sınıf öğrencilerinin çığlıkları, onlara bağırma arzumu güçlendirse de yapmadım.
Kömür rengi saçlarım rüzgarın verdiği hoşnutlukla arkamda dalgalanırken, eteğim yürümemi engellemiyordu. Alışverişim bizzat ailem tarafından yapıldığı için içim rahattı. Özel eşyalarımı almak için gönderilmiştim zaten caddeye. Mavi gözlerimle vitrinleri inceliyordum. Birçok camda tanımadığım adamın ismi hüküm sürüyordu, gazete küpürlerinden alınmış olacak ki siyah mürekkebin altındaki kağıt kendini yitirmişti. İncelemek için bekleyemedim, arkamdaki bayan çantasıyla beni kenara itivermişti. Sinirle kadının arkasından bakakaldım. Eğer reşit olsaydım yasak olmayan bir büyü yollamıştım bile. Dışımdan küfürleri sayarken genç bir adam *Cık, cık* diye sesler çıkarmaya başlamıştı bile. 'Proastă creaturi! (Aptal Yaratık)' diye söylendim, Romanca'yı kimse anlamıyordu ne de olsa. Umrumda da değildi! Gözlerimi başka bir yana çevirdiğimde duvardaki yeni asılmış bir afişle karşılaştım. Bir reklam afişiydi bu. Üzerinde havalanan kuşlar, sürünen yılanlar, zıplayan kurbağalar ve nice hayvan; afişi süslemişti. İlgimi çekti, gerçi bir hayvana ihtiyaçım yoktu. Düzeltmeliyim, yeni bir hayvana...
Evimde zaten birçok hayvanın varlığıyla söyleniyordu annem, eğer yenisini satın alırsam beni sokakta yatıracağını bile söylemişti. Acaba hangi hayvana sahip değildim? Bir yarasa güzel olurdu, gerçi onu yakalamak cesaret isterdi. Ya bir solucan? Arkadaşlarımın çoğunun solucan beslediğini duymuştum. Ancak irenç yaratıklar, tiksinirim. Hmm... Bir baykuş? Evet, bir baykuş işime yarardı. Hogwarts'ın Baykuşları artık işimi görmüyordu. Evet, baykuş olacaktım. Bu fikrin verdiği heyecanla afişi duvardan söktüm ve adresi hariç geri kalanını geri astım. Bulmam zor olmayacaktı, bütün yazımı burada geçirmiş ve her yeri öğrenmiştim. Ayakların hızlanmıştı ve gözlerim bir *Hayvan Dükkanı* arıyordu. Aramam uzun sürmeden onu bulmuştum. Şirin bir yerdi, diğerlerinden tek farkı biraz rahatsız edici bir kokusu olmasıydı. Derin bir nefes aldım ve içeri girdim.
İçeri gerçekten hoş kokmuyordu, oldukça gürültülüydü de. Tüm hayvanların sesleri birbirine karışıyor, garip melodiler bile çıkıyordu meydana. Kafamı yıkarı çevirmem yeterliydi bir baykuş satın almam için. Nasıl denir bilmem ama sanırım bir baykuşla göz göze geldim. Gözleri bal rengindeydi ve hoştu. Gözü, çevresine sürme sürülmüş gibi siyahtı. Rengini ise çok beğenmiştim. Kanatları ve gövdesi bembeyazdı, kanatlarının ucunda siyah siyah daireler vardı ve pul gibi süslüyordu onu. Deyim yerindeyse ilk görüşte sevmiştim onu. Kolumu uzattın, konması için. Kuş, önce yetirgince öttü. Sesi diğerlerini rahatsız etmişti. Birkaç tanesi havalandı. Ancak beğendiğim kuş omzuma konmuştu bile. Birkaç saniyede yanıma ulaşmasına rağmen, süzülüşüne tanık olmuştum. Kanatları kocamandı ve kanadının içinde de daireler vardı. Gülümsedim, parlayan gözlerimle bir sorumlu aradım. Çok geçmeden yanıma gelen genç adama 'Almak istiyorum.' dedim heyecanlı sesimle. Az önce t-shirt'ümün cebinden çıkardığım birkaç galleon'u adamın eline koydum ve dükkandan çıktım. Şimdi yalnız değildim, yanımda; belki de dostum olacak biri vardı.
Kömür rengi saçlarım rüzgarın verdiği hoşnutlukla arkamda dalgalanırken, eteğim yürümemi engellemiyordu. Alışverişim bizzat ailem tarafından yapıldığı için içim rahattı. Özel eşyalarımı almak için gönderilmiştim zaten caddeye. Mavi gözlerimle vitrinleri inceliyordum. Birçok camda tanımadığım adamın ismi hüküm sürüyordu, gazete küpürlerinden alınmış olacak ki siyah mürekkebin altındaki kağıt kendini yitirmişti. İncelemek için bekleyemedim, arkamdaki bayan çantasıyla beni kenara itivermişti. Sinirle kadının arkasından bakakaldım. Eğer reşit olsaydım yasak olmayan bir büyü yollamıştım bile. Dışımdan küfürleri sayarken genç bir adam *Cık, cık* diye sesler çıkarmaya başlamıştı bile. 'Proastă creaturi! (Aptal Yaratık)' diye söylendim, Romanca'yı kimse anlamıyordu ne de olsa. Umrumda da değildi! Gözlerimi başka bir yana çevirdiğimde duvardaki yeni asılmış bir afişle karşılaştım. Bir reklam afişiydi bu. Üzerinde havalanan kuşlar, sürünen yılanlar, zıplayan kurbağalar ve nice hayvan; afişi süslemişti. İlgimi çekti, gerçi bir hayvana ihtiyaçım yoktu. Düzeltmeliyim, yeni bir hayvana...
Evimde zaten birçok hayvanın varlığıyla söyleniyordu annem, eğer yenisini satın alırsam beni sokakta yatıracağını bile söylemişti. Acaba hangi hayvana sahip değildim? Bir yarasa güzel olurdu, gerçi onu yakalamak cesaret isterdi. Ya bir solucan? Arkadaşlarımın çoğunun solucan beslediğini duymuştum. Ancak irenç yaratıklar, tiksinirim. Hmm... Bir baykuş? Evet, bir baykuş işime yarardı. Hogwarts'ın Baykuşları artık işimi görmüyordu. Evet, baykuş olacaktım. Bu fikrin verdiği heyecanla afişi duvardan söktüm ve adresi hariç geri kalanını geri astım. Bulmam zor olmayacaktı, bütün yazımı burada geçirmiş ve her yeri öğrenmiştim. Ayakların hızlanmıştı ve gözlerim bir *Hayvan Dükkanı* arıyordu. Aramam uzun sürmeden onu bulmuştum. Şirin bir yerdi, diğerlerinden tek farkı biraz rahatsız edici bir kokusu olmasıydı. Derin bir nefes aldım ve içeri girdim.
İçeri gerçekten hoş kokmuyordu, oldukça gürültülüydü de. Tüm hayvanların sesleri birbirine karışıyor, garip melodiler bile çıkıyordu meydana. Kafamı yıkarı çevirmem yeterliydi bir baykuş satın almam için. Nasıl denir bilmem ama sanırım bir baykuşla göz göze geldim. Gözleri bal rengindeydi ve hoştu. Gözü, çevresine sürme sürülmüş gibi siyahtı. Rengini ise çok beğenmiştim. Kanatları ve gövdesi bembeyazdı, kanatlarının ucunda siyah siyah daireler vardı ve pul gibi süslüyordu onu. Deyim yerindeyse ilk görüşte sevmiştim onu. Kolumu uzattın, konması için. Kuş, önce yetirgince öttü. Sesi diğerlerini rahatsız etmişti. Birkaç tanesi havalandı. Ancak beğendiğim kuş omzuma konmuştu bile. Birkaç saniyede yanıma ulaşmasına rağmen, süzülüşüne tanık olmuştum. Kanatları kocamandı ve kanadının içinde de daireler vardı. Gülümsedim, parlayan gözlerimle bir sorumlu aradım. Çok geçmeden yanıma gelen genç adama 'Almak istiyorum.' dedim heyecanlı sesimle. Az önce t-shirt'ümün cebinden çıkardığım birkaç galleon'u adamın eline koydum ve dükkandan çıktım. Şimdi yalnız değildim, yanımda; belki de dostum olacak biri vardı.
- Audroné
Ursula Lessie Mysté- Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 165
Yaş : 29
Taraf : Zorunlu mu?
Rp Partneri : İsteklere açığım.
Patronus : Gümüş Mâral
Kan Saflığı : Safkan!
Lakap : Urs, Less ya da sen ne dersen....
Soyunuz : Mysté
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Bu kadarı da biraz fazla olmuştu. Neden okul ikide bir hayvan istiyordu. Zaten Ursula, okul yüzünden uyuşuk bir kedi almak zorunda kalmıştı. Şimdiyse yeniden hayvan almak zorundaydı. En azından bu seferki bir baykuştu. Getir götür işleri için faydalı olabilirdi. Yinede bu Ursula’nın sinirini hafifletmiyordu.
Ursula, hızlı ve sinirli adımlarla baykuş dükkanına girdi. Etraf baykuşlarla doluydu. Tabii ki de dolu olacaktı. Sonuçta burası bir baykuş dükkanıydı. Dükkanın sahibine doğru yürüdü. ‘‘ Merhabalar... Ben bir baykuş istiyorum. Beyaz ve küçük olsun’’ Adam onaylarcasına başını salladı. Bir de onaylamasaydı. Şu anda üzerine atlayabilirdi. Ursula’nın üzerindeki tüm negatif yükler patlamaya hazır bir şekilde bekliyordu. Daha fazla dayanabileceğini de sanmıyordu. Şimdi beslemesi gereken iki karın daha vardı... Ama bu haksızlıktı. Daha reşit bile olmamıştı.
Görevli adam, beyaz baykuşu getirdi. Ursula, parayı ödeyip adama teşekkür etti. Baykuş kafesini de alarak dükkandan ayrıldı.
Ursula, hızlı ve sinirli adımlarla baykuş dükkanına girdi. Etraf baykuşlarla doluydu. Tabii ki de dolu olacaktı. Sonuçta burası bir baykuş dükkanıydı. Dükkanın sahibine doğru yürüdü. ‘‘ Merhabalar... Ben bir baykuş istiyorum. Beyaz ve küçük olsun’’ Adam onaylarcasına başını salladı. Bir de onaylamasaydı. Şu anda üzerine atlayabilirdi. Ursula’nın üzerindeki tüm negatif yükler patlamaya hazır bir şekilde bekliyordu. Daha fazla dayanabileceğini de sanmıyordu. Şimdi beslemesi gereken iki karın daha vardı... Ama bu haksızlıktı. Daha reşit bile olmamıştı.
Görevli adam, beyaz baykuşu getirdi. Ursula, parayı ödeyip adama teşekkür etti. Baykuş kafesini de alarak dükkandan ayrıldı.
Valerie Jasmyn Niamh- Kofti
Mesaj Sayısı : 123
Yaş : 29
Taraf : Çok mu lazım???
Rp Partneri : Rudolphus Rupert Viktor
Patronus : Ankâ
Yetenek : Banshee ~~
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : Jass*
Soyunuz : Niamh Ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 5
Jasmyn’ın sırada yapılması gereken tek bir iş kalmıştı. Yeni bir baykuş almak. Eskisinden bir şikayeti yoktu. Ama o çok yaşlanmıştı. Artık mektupları istediği yere ulaştıramıyordu. Onunda dinlenme vakti gelmişti, artık. Jasmyn, hayvan evinden çıktıktan sonra baykuş dükkanına doğru yürümeye koyuldu. Fazla uzun sürmeden oraya varmıştı. İçeri girdiğinde ilk işi dükkan sahibini bulmak olmuştu. Bu sefer ilk konuşan o olmalıydı. ‘‘ Merhaba! Ben baykuş almak istiyorum, Şöyle orta boy olsun. Rengi fark etmez.’’ Görevli ‘beni izle’ gibi bir işaret yaparak yürümeye koyuldu. Jasmyn da görevliyi izlemeye başladı. Dükkan sahibi, Jasmyn’ı bir sürü baykuş dolu bir yere götürdü. Gerçi burada her yer baykuş doluydu. Ama burası bir farklıydı. Jasmyn, kendine en cazip gelen kuşu seçti. ‘‘ Ben bunu alacağım. Çok şirin..’’ Dükkan sahibine parasını verdikten sonra oradan uzaklaştı. Çıkmadan öncede iyi günler demeyi unutmadı, tabii.
Misafir- Misafir
Aslında yanında bir baykuş bulundurması baykuşun hayatı için çok tehlikeli olacaktı. Ama okula eşyasız gidemezdi, o sorumlu bir öğrenciydi. Geçen seneki baykuşu duvara çarparak sersemlediği ve sonra öldüğü için yenisine ihtiyacı vardı. Brielle bu sene sadece bir cüce baykuş istiyordu, çünkü ailesine gönderebileceği düzinelerce mektup yoktu. Bunun için vampir hızını kullanarak rahatça koşabilirdi. Ailesine illa ki önemli birşey gönderecekse de Baykuşhae'den sıradan bir baykuş seçebilirdi. Dükkanın içine gierek uğultulara kulağını tıkadı. Bir sürü insan baykuş almak için gelmiş olmalıydı! Baykuşların çoğu çok güzeldi, hem de lezzetli kokuyorlardı. Cebinden bir şeker çıkararak ağzına attı ve fazla derin nefes almamaya çalıştı.
İlerideki tezgahın önünde bir adam oturuyordu. Brielle bu dükkanla onun ilgilendiğini düşünerek onun yanına gitti. İlerideki gözüne çarpan minik kahverengi ve şeker cüce baykuşu göstererek "Lütfen, bir orta boy kafes, iki paket baykuş yemi ve şuradaki en minik yavru olan kahverengi cüce baykuşu alabilir miyim?" dedi en nazik tavırıyla. Adam hemen kafasını sallayarak ayağa kalktı ve baykuşu orta boy bir kafese geçirerek bir torbanın içine de iki paket mama yerleştirdi. "Çok teşekkürler bayım." dedi beceriksizce bir selam vererek. Sesine karşılık elindeki baykuş muhteşem bir sesle ötüvermişti. Her ne kadar fazla yaklaşmak ismese de parmağını deliklerden sokup onu okşamaktan kendini alamamıştı. Sonunda parayı tezgahın üzerine kodu ve tüm dükkanı yemeden önce oradan ayrıldı.
İlerideki tezgahın önünde bir adam oturuyordu. Brielle bu dükkanla onun ilgilendiğini düşünerek onun yanına gitti. İlerideki gözüne çarpan minik kahverengi ve şeker cüce baykuşu göstererek "Lütfen, bir orta boy kafes, iki paket baykuş yemi ve şuradaki en minik yavru olan kahverengi cüce baykuşu alabilir miyim?" dedi en nazik tavırıyla. Adam hemen kafasını sallayarak ayağa kalktı ve baykuşu orta boy bir kafese geçirerek bir torbanın içine de iki paket mama yerleştirdi. "Çok teşekkürler bayım." dedi beceriksizce bir selam vererek. Sesine karşılık elindeki baykuş muhteşem bir sesle ötüvermişti. Her ne kadar fazla yaklaşmak ismese de parmağını deliklerden sokup onu okşamaktan kendini alamamıştı. Sonunda parayı tezgahın üzerine kodu ve tüm dükkanı yemeden önce oradan ayrıldı.
Andreyus Justin Colean- Kofti
Mesaj Sayısı : 13
Taraf : Tarafsız*
Rp Partneri : Yok*
Patronus : Kerkenez*
Kan Saflığı : Safkan*
Lakap : Annie*
Soyunuz : Colean*
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Andreyus yavaşça içeriye doğru ilerledi. Baykuşların kanatlarını çırpması sonucu çıkan hava hakımı ve dışkı kokusu yüzüne çarpmıştı. Andreyus etrafına bakındı. Arada sırada kafeslerin üstünden kendisine bakan soylu bir karbeyazı baykuş gözüne çarpıyordu. Dükkan içinde ilerlemeye devam ederken gözüne ilişen bütün baykuşları dikkatle inceliyordu. Bazen zihni kendiliğinden etrafı tarıyordu. Baykuşların basit düşünceleriyle karşı karşıya gelmekten bıktığı bir anda bir baykuş çığlık attı ve dikkatini başka yöne çekti. Zihnini o etkiden kurtarmayı başarmıştı.
Andreyus baykuşları ürkütmemek için dikkatli adımlarla dükkan içinde gezinmeye devam etti. Baykuş kafeslerinin ve bazı baykuşların koyulduğu tünekler arasından arada sırada göze çarpan şen şakrak öğrenciler gözüküyordu. Dükkanın tabanı ve baykuşların ev olarak kullanması için konulmuş tünekler dışkıyla kaplanmıştı. Belli ki çok bakımlı bir dükkan değildi. Andreyus dikkatli adımlarını atmaya devam ederken kokular yüzünü buruşturmasına sebep oldu. Gerçekten de kötü kokuyordu.
Andreyus kasa kısmına baktı. Bir adam oturmuş dergi okuyordu. Müşterileriyle ilgilenmek gibi bir endişesi de yoktu. Andreyus bunu saçma buldu. Belli ki adam rahatına düşkündü ve dükkanını önemsemiyordu. Andreyus biraz üzüldü. Baykuşların hepsini almak isterdi ama o kadar parası yoktu. Adamın etrafından uzaklaşırken baykuşların çığlıkları kulaklarını doldurmaya başladı. Birkaç kafesin düşüşü duyuldu. Bir karmaşa ortamından sonra bir Puhu Kuşu uçarak Andreyus'un üzerinden geçti ve yakınlardanki bir kafesin üstüne konup titremeye başladı.
Andreyus kuşa baktı. Kuş çok pisti. Korkmuş görünüyor ve titriyordu. Andreyus daha çok üzüldü ve yavaşça kuşa doğru ilerledi. Ellerini uzattı. Elleriyle zihnide uzanmıştı. Kuşun zihnine istemeden girerken Andreyus irkildi. Kuş gerçekten de akıllı ve soylu bir kuştu. Güçlüydü. Ama çok hırpalanmıştı ve olduğundan farklı görünüyordu. Andreyus onun böyle görünmese dükkandan ilk giden olacağından emindi. Kuşa duygularını yönlendirmeye çalışırken kuş uçarak Andreyus'a doğru geldi. Andreyus'un uzanmış ellerinin arasında sert pençelerini koydu. Titremesi hissedilebiliyordu.
Andreyus şefkatli bir şekilde kasaya ilerledi. Adamla konuşup baykuşun ihtiyacı olan birkaç şey daha aldıktan sonra dükkandan baykuşunu yıkamak üzere çıktı ve gözden kayboldu.
Andreyus baykuşları ürkütmemek için dikkatli adımlarla dükkan içinde gezinmeye devam etti. Baykuş kafeslerinin ve bazı baykuşların koyulduğu tünekler arasından arada sırada göze çarpan şen şakrak öğrenciler gözüküyordu. Dükkanın tabanı ve baykuşların ev olarak kullanması için konulmuş tünekler dışkıyla kaplanmıştı. Belli ki çok bakımlı bir dükkan değildi. Andreyus dikkatli adımlarını atmaya devam ederken kokular yüzünü buruşturmasına sebep oldu. Gerçekten de kötü kokuyordu.
Andreyus kasa kısmına baktı. Bir adam oturmuş dergi okuyordu. Müşterileriyle ilgilenmek gibi bir endişesi de yoktu. Andreyus bunu saçma buldu. Belli ki adam rahatına düşkündü ve dükkanını önemsemiyordu. Andreyus biraz üzüldü. Baykuşların hepsini almak isterdi ama o kadar parası yoktu. Adamın etrafından uzaklaşırken baykuşların çığlıkları kulaklarını doldurmaya başladı. Birkaç kafesin düşüşü duyuldu. Bir karmaşa ortamından sonra bir Puhu Kuşu uçarak Andreyus'un üzerinden geçti ve yakınlardanki bir kafesin üstüne konup titremeye başladı.
Andreyus kuşa baktı. Kuş çok pisti. Korkmuş görünüyor ve titriyordu. Andreyus daha çok üzüldü ve yavaşça kuşa doğru ilerledi. Ellerini uzattı. Elleriyle zihnide uzanmıştı. Kuşun zihnine istemeden girerken Andreyus irkildi. Kuş gerçekten de akıllı ve soylu bir kuştu. Güçlüydü. Ama çok hırpalanmıştı ve olduğundan farklı görünüyordu. Andreyus onun böyle görünmese dükkandan ilk giden olacağından emindi. Kuşa duygularını yönlendirmeye çalışırken kuş uçarak Andreyus'a doğru geldi. Andreyus'un uzanmış ellerinin arasında sert pençelerini koydu. Titremesi hissedilebiliyordu.
Andreyus şefkatli bir şekilde kasaya ilerledi. Adamla konuşup baykuşun ihtiyacı olan birkaç şey daha aldıktan sonra dükkandan baykuşunu yıkamak üzere çıktı ve gözden kayboldu.
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Bugün güzel bir gün olacaktı. Tepede pırıl pırıl parlayan güneş bunun habercisi gibiydi. Bu da, her ne kadar baykuşları sevse de, Allen için bu biraz caydırıcı bir etken yaratıyordu. Başını iki yana salladı, işine, sadece işine odaklanmaya çalıştı. İşe yaramış gibiydi. Şöyle bir dükkana bakındı. İlk gün için her şey hazırdı ve güzel görünüyordu. Şimdi tek gereken şey müşterilerdi.
Oscar Lowry - Donnalyn DePalma - Magnus MacDonald
Ofisine henüz adım atmıştı ki kapının üzerindeki zilin çınladığını duydu. Ofisin kapısından başını uzatarak baktı. Genç bir adam emin adımlarla ona doğru ilerliyordu. 'Merhaba,' dedi Allen'ın yanına gelince. 'Ben Sihir Bakanlığı Müsteşarı Oscar Lowry.' Önemli biriydi. Tavırlarına özellikle dikkat etmesi gerektiğini düşünen Allen Oscar'ı dikkatla dinledikten sonra 'Tabii ki. Lütfen keyfinize bakın, ben hemen geliyorum.' diyerek arka odaya geçti. Büyücünün istediği gibi, güzel bir kukumav kuşu buldu, onun içine sığabileceği orta boy bir kafes ve birkaç torba da baykuş yemi aldıktan sonra geri döndü. 'Buyrun efendim.' dedi, ödemeyi kasaya koydu.
O sırada dükkanın kapısı tekrar açıldı. İçeriye, okul öğrencisi oldukları belli olan bir kız ve bir oğlan girdi. Allen biraz rahatladı, çocukları severdi, onlarla ilgilenmek, bakanlık müsteşarıyla ilgilenmekten daha kolay olacaktı. Tezgaha ilk yaklaşan genç kız oldu. 'Baykuş istiyorum.' Müşterilerine kaskatı görünmek istemeyen Allen, kendine engel olamadan 'Ciddi misin?' sorusu ağzından çıktı. Oscar ve diğer öğrenci gülmeye başlamışlardı, ama önündeki kız bu küçük şakadan rahatsız olmuş gibiydi. Allen gözlerini devirdi. Bazı insanlara güleryüzlü davranılmaması gerekiyordu anlaşılan. Tekdüze bir sesle, 'Tamam birini seç ve bana söyle.Sağ tarafta uygun fiyatlılar var biraz daha asil istiyorsan biraz parana kıyman gerekiyor,' dedi. Kız ise bunlarla pek ilgilenmeyecek gibiydi. Ona rastgele bir baykuş veren Allen, ödemeden sonra kızın gittiğine nedense hiç üzülmemişti. Sonuçta dükkan sahiplerinin de bir sınırı vardı.
Bu küçük olaydan sonra ilgisini diğer çocuğa yöneltti. Onun istediği gibi sevimli bir cüce baykuş, büyük boy kafes ve yem verdikten sonra gülümseyerek, 'Cüce baykuşlar çok narindir, lütfen ona iyi bak.' diye uyardı. Çocuk başını salladı ve kısa sürede gözden kayboldu.
Baobban Sith - Audreanna Sacrél - Ursula Lessie Oswald
Güneş gökyüzünde iyice yükselmeye başlarken, Allen da dükkanında yeni müşterilere yardımcı olmaya çalışıyordu. Arka tarafta, birkaç eşyayı hala yerleştirmediği rafları düzenlerken, kapı zilini duymadı bile. Neyse ki şu anda buranın bu kalabalığını görecek kimsenin olmadığını düşünüyordu ki,rafların arkasından dolaşan genç bir bayanı gördü. Bayan ona başıyla selam verdi. Her yer her yerdeyken görülmekten biraz utanmış olan Allen, ona hafifçe gülümsemekle yetindi.
Birden sevinç dolu bir çığlık onu yerinden zıplattı. 'İşte bu..!!' Sesin kaynağını takip eden Allen, tekrar bayanın yanında döndü. 'Beğendiğinize sevindim. Alıyormusunuz?' dedi merakla. Evet cevabını aldıktan sonra biraz baykuş yemi ve bir kafes getirdi, o çıktıktan sonra da işine geri döndü.
Günün üçüncü öğrencisi dükkana geldiğinde Allen işlerini biraz daha kolaylamış sayılırdı. Gelen genç kız kuşlar arasında kısa süreli bir karmaşaya neden olmuştu. Baykuşların alıngan alıngan çığlıklarını duyunca dükkanın önüne ilerleyen Allen, omzuna konan baykuşa hayran hayran bakan bir genç kızı gördü. Bu gülümsemesine neden oldu. Kızın omzundaki baykuş daima ilgi isteyen bir türdü, ve aradığı ilgiyi fazlasıyla bulacağa benziyordu. Bir kafes ve biraz baykuş yemiyle dönen Allen'ın yüzünde, kız dükkandan çıktıktan sonra bile aynı gülümseme duruyordu. Kapı tekrar açıldığında iç geçirdi ve yeni gelen kızla ilgilenmeye başladı. 'Merhabalar... Ben bir baykuş istiyorum. Beyaz ve küçük olsun.' Allen başını salladı. 'Pekala. Biraz bekleyin lütfen.' Bir raf arkada, Allen'ın gözde türlerinden biri olan karbeyazı baykuşlar duruyordu. İçlerinden en küçük olanını seçen Allen, orta boy kafes ve biraz da yem aldıktan sonra kızın yanına döndü. 'Buyrun. Bu baykuşlar boy olarak çok fazla büyümeyecektir, bu yüzden içiniz rahat olsun.' Kız teşekkür etti ve dükkandan ayrıldı.
Valerie Jasmyn Odelia - Angel Brielle Rosales - Andreyus Justin Gordon
Akşama doğru dükkanı düzenleme işini tamamen bitirmişti. Tam da zamanında yapmıştı anlaşılan, çünkü yeni müşterisi o sırada dükkana adım atmıştı. Hemen yanına gelen genç bayan, 'Merhaba! Ben baykuş almak istiyorum, Şöyle orta boy olsun. Rengi fark etmez.’ dedi. O sırada nerdeyse konuşamayacak kadar yorgun olan Allen, onu takip etmesini belirtti ve arkaya doğru ilerlediler. Bayan kuşu seçerken o yanında sabırla bekledi. ‘Ben bunu alacağım. Çok şirin..’ 'Pekala.' Bayan ödemesini yaptıktan sonra Allen da onun iyi günler dileğine karşılık verdi. Bir müşterisi daha gitmişti.
Tezgahın arkasındaki sandalyeye kendini zar zor atmıştı ki, içeri bir öğrenci daha girdi. 'Lütfen, bir orta boy kafes, iki paket baykuş yemi ve şuradaki en minik yavru olan kahverengi cüce baykuşu alabilir miyim?' diye sordu nazik bir ses tonuyla. Yorucu bir günün ardından böyle kibar bir müşteriyle cesaret bulan Allen, kızın istediklerini çabucak hazırladı. Bu cüce baykuş onun da favorilerindendi, yeni doğmuş sayılırdı, bu yüzden ondan ayrılmak biraz zor oluyordu. 'Çok teşekkürler bayım.' diyen genç kızın sonra baykuşu hafifçe okşamasını izledi gülümseyerek. En azından gözü arkada kalmayacaktı.
Artık hava kararmaya başlamıştı. Bu da yapacak çok bir işin kalmadığı anlamına geliyordu. Oysa o tam bunları düşünürken dükkana bir müşteri daha girmişti. Allen müşterinin kendi kendine dolaşmasına izin verdi, müşterilerin yanında çok fazla durup kararlarını etkilemek istemezdi, bunu yapan çok dükkan sahibi görmüştü. Onun yerine masasının gözünde duran, kuşların bakımıyla ilgili bir dergiyi karıştırmaya başladı. Zaten genç müşterisinin ona pek ihtiyacı yokmuş gibi görünüyordu. Bir süre sonra, ellerinde bir puhu kuşuyla birlikte ona doğru ilerledi. Allen dergiyi masaya koyup ayağa kalktı. Bir süre sonra çocuğun istediklerini getirmişti. Müşterisi memnun bir şekilde kapıdan çıkıp Diagon Yolu'nun, artık koyu bir renge bürünmeye başlamış sokaklarında gözden kayboldu.
Oscar Lowry - Donnalyn DePalma - Magnus MacDonald
Ofisine henüz adım atmıştı ki kapının üzerindeki zilin çınladığını duydu. Ofisin kapısından başını uzatarak baktı. Genç bir adam emin adımlarla ona doğru ilerliyordu. 'Merhaba,' dedi Allen'ın yanına gelince. 'Ben Sihir Bakanlığı Müsteşarı Oscar Lowry.' Önemli biriydi. Tavırlarına özellikle dikkat etmesi gerektiğini düşünen Allen Oscar'ı dikkatla dinledikten sonra 'Tabii ki. Lütfen keyfinize bakın, ben hemen geliyorum.' diyerek arka odaya geçti. Büyücünün istediği gibi, güzel bir kukumav kuşu buldu, onun içine sığabileceği orta boy bir kafes ve birkaç torba da baykuş yemi aldıktan sonra geri döndü. 'Buyrun efendim.' dedi, ödemeyi kasaya koydu.
O sırada dükkanın kapısı tekrar açıldı. İçeriye, okul öğrencisi oldukları belli olan bir kız ve bir oğlan girdi. Allen biraz rahatladı, çocukları severdi, onlarla ilgilenmek, bakanlık müsteşarıyla ilgilenmekten daha kolay olacaktı. Tezgaha ilk yaklaşan genç kız oldu. 'Baykuş istiyorum.' Müşterilerine kaskatı görünmek istemeyen Allen, kendine engel olamadan 'Ciddi misin?' sorusu ağzından çıktı. Oscar ve diğer öğrenci gülmeye başlamışlardı, ama önündeki kız bu küçük şakadan rahatsız olmuş gibiydi. Allen gözlerini devirdi. Bazı insanlara güleryüzlü davranılmaması gerekiyordu anlaşılan. Tekdüze bir sesle, 'Tamam birini seç ve bana söyle.Sağ tarafta uygun fiyatlılar var biraz daha asil istiyorsan biraz parana kıyman gerekiyor,' dedi. Kız ise bunlarla pek ilgilenmeyecek gibiydi. Ona rastgele bir baykuş veren Allen, ödemeden sonra kızın gittiğine nedense hiç üzülmemişti. Sonuçta dükkan sahiplerinin de bir sınırı vardı.
Bu küçük olaydan sonra ilgisini diğer çocuğa yöneltti. Onun istediği gibi sevimli bir cüce baykuş, büyük boy kafes ve yem verdikten sonra gülümseyerek, 'Cüce baykuşlar çok narindir, lütfen ona iyi bak.' diye uyardı. Çocuk başını salladı ve kısa sürede gözden kayboldu.
Baobban Sith - Audreanna Sacrél - Ursula Lessie Oswald
Güneş gökyüzünde iyice yükselmeye başlarken, Allen da dükkanında yeni müşterilere yardımcı olmaya çalışıyordu. Arka tarafta, birkaç eşyayı hala yerleştirmediği rafları düzenlerken, kapı zilini duymadı bile. Neyse ki şu anda buranın bu kalabalığını görecek kimsenin olmadığını düşünüyordu ki,rafların arkasından dolaşan genç bir bayanı gördü. Bayan ona başıyla selam verdi. Her yer her yerdeyken görülmekten biraz utanmış olan Allen, ona hafifçe gülümsemekle yetindi.
Birden sevinç dolu bir çığlık onu yerinden zıplattı. 'İşte bu..!!' Sesin kaynağını takip eden Allen, tekrar bayanın yanında döndü. 'Beğendiğinize sevindim. Alıyormusunuz?' dedi merakla. Evet cevabını aldıktan sonra biraz baykuş yemi ve bir kafes getirdi, o çıktıktan sonra da işine geri döndü.
Günün üçüncü öğrencisi dükkana geldiğinde Allen işlerini biraz daha kolaylamış sayılırdı. Gelen genç kız kuşlar arasında kısa süreli bir karmaşaya neden olmuştu. Baykuşların alıngan alıngan çığlıklarını duyunca dükkanın önüne ilerleyen Allen, omzuna konan baykuşa hayran hayran bakan bir genç kızı gördü. Bu gülümsemesine neden oldu. Kızın omzundaki baykuş daima ilgi isteyen bir türdü, ve aradığı ilgiyi fazlasıyla bulacağa benziyordu. Bir kafes ve biraz baykuş yemiyle dönen Allen'ın yüzünde, kız dükkandan çıktıktan sonra bile aynı gülümseme duruyordu. Kapı tekrar açıldığında iç geçirdi ve yeni gelen kızla ilgilenmeye başladı. 'Merhabalar... Ben bir baykuş istiyorum. Beyaz ve küçük olsun.' Allen başını salladı. 'Pekala. Biraz bekleyin lütfen.' Bir raf arkada, Allen'ın gözde türlerinden biri olan karbeyazı baykuşlar duruyordu. İçlerinden en küçük olanını seçen Allen, orta boy kafes ve biraz da yem aldıktan sonra kızın yanına döndü. 'Buyrun. Bu baykuşlar boy olarak çok fazla büyümeyecektir, bu yüzden içiniz rahat olsun.' Kız teşekkür etti ve dükkandan ayrıldı.
Valerie Jasmyn Odelia - Angel Brielle Rosales - Andreyus Justin Gordon
Akşama doğru dükkanı düzenleme işini tamamen bitirmişti. Tam da zamanında yapmıştı anlaşılan, çünkü yeni müşterisi o sırada dükkana adım atmıştı. Hemen yanına gelen genç bayan, 'Merhaba! Ben baykuş almak istiyorum, Şöyle orta boy olsun. Rengi fark etmez.’ dedi. O sırada nerdeyse konuşamayacak kadar yorgun olan Allen, onu takip etmesini belirtti ve arkaya doğru ilerlediler. Bayan kuşu seçerken o yanında sabırla bekledi. ‘Ben bunu alacağım. Çok şirin..’ 'Pekala.' Bayan ödemesini yaptıktan sonra Allen da onun iyi günler dileğine karşılık verdi. Bir müşterisi daha gitmişti.
Tezgahın arkasındaki sandalyeye kendini zar zor atmıştı ki, içeri bir öğrenci daha girdi. 'Lütfen, bir orta boy kafes, iki paket baykuş yemi ve şuradaki en minik yavru olan kahverengi cüce baykuşu alabilir miyim?' diye sordu nazik bir ses tonuyla. Yorucu bir günün ardından böyle kibar bir müşteriyle cesaret bulan Allen, kızın istediklerini çabucak hazırladı. Bu cüce baykuş onun da favorilerindendi, yeni doğmuş sayılırdı, bu yüzden ondan ayrılmak biraz zor oluyordu. 'Çok teşekkürler bayım.' diyen genç kızın sonra baykuşu hafifçe okşamasını izledi gülümseyerek. En azından gözü arkada kalmayacaktı.
Artık hava kararmaya başlamıştı. Bu da yapacak çok bir işin kalmadığı anlamına geliyordu. Oysa o tam bunları düşünürken dükkana bir müşteri daha girmişti. Allen müşterinin kendi kendine dolaşmasına izin verdi, müşterilerin yanında çok fazla durup kararlarını etkilemek istemezdi, bunu yapan çok dükkan sahibi görmüştü. Onun yerine masasının gözünde duran, kuşların bakımıyla ilgili bir dergiyi karıştırmaya başladı. Zaten genç müşterisinin ona pek ihtiyacı yokmuş gibi görünüyordu. Bir süre sonra, ellerinde bir puhu kuşuyla birlikte ona doğru ilerledi. Allen dergiyi masaya koyup ayağa kalktı. Bir süre sonra çocuğun istediklerini getirmişti. Müşterisi memnun bir şekilde kapıdan çıkıp Diagon Yolu'nun, artık koyu bir renge bürünmeye başlamış sokaklarında gözden kayboldu.
Melanie Kristén J'oureaux- Kofti
Mesaj Sayısı : 42
Yaş : 30
Taraf : Karanlık
Patronus : Seçilmedi....
Yetenek : Duyuları hissizleştirme
Lakap : MelBlood
Soyunuz : J'oureaux Ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
- Post n°12
Geri: Satın Alma İşlemleri
tarafından Melanie Kristén J'oureaux Perş. Haz. 11, 2009 1:26 pm
Hızlıca kapıyı itti. İçeriye girdiğinde lezzetli kokularla karşılaşacağını zannetmişti. Fakat bu beklediği kadar iyi değildi. Rüzgar arkasından eserken saçları öne savruldu. Kapıyı arkasından kapattı. Aslında bir hayvanı zaten vardı. Küçük yarasasıda mektup işlerini hallederdi,ama bu fazla dikkat çekici olurdu ve hemen farkedilirdi. Yüzünü buruşturdu. Kendine hayvan seçerken oldukça dikkatliydi. Her baykuşun bir kusurunu buluyordu. Hiçbiri Melanie'ye göre değildi. Hiçbiri...
Yavaşladı. Koku...biraz daha ilerledi. Evet duyduğu koku bu güzel hayvana aitti. Simsiyah tüyleri Melanie önüne geçince kabardı. Simsiyah tüylerine karşın sapsarı gözleri vardı ve parlıyorlardı. Melanie gülümsedi. Ona ne kadar da benziyordu. İşaret parmağını uzatıp gagasını okşadı. Baykuş bir-iki saniye sonra geri çekilip huysuzlanmaya başladı. Anlaşılan Melanie'den hiç hoşlanmamıştı. Melanie'de kendisini sevmesini beklemiyordu. Kendisine gayet bağlı bir evcil hayvanı zaten mevcuttu. Buraya gelmesinin tek sebebi getir götür işlerini halledecek güçlü bir baykuş alması gerektiğindendi. Baykuş onu sevmesede olurdu,işini yapması Melanie için yeterli olurdu. Ama yinede Melanie sevebileceği bir baykuş istiyordu.
Baykuşa kolunu uzattı. Bekledi... baykuşun koluna boş boş bakması artık sinirlerine dokunmuştu. Neden onu seçmişti ki? Oysa ilk seferki kadar güzel de kokmuyordu şimdi Melanie'ye. Tek özelliği şu inatçılığıydı ve bu da Melanie'yi sinir ediyordu. Kolunu salladı. Baykuşun tüyleri tekrar kabardı. Ne olursa olsun Melanie istediğini almıştı. Bunuda alacaktı. Dükkan sahibinden yardım isteyebilirdi ama bu onun baykuşu olacaksa onun söylediklerine uymaya alışmalıydı. Burada beklemeye rağzıydı. Derin bir nefes çekti içine. Biraz daha burda kolu havada kalırsa gerçekten dükkan sahibinden yardım isteyecekti. Kolunu tekrar salladı ve sonunda pes edip tezgaha doğru ilerledi. Oldukça kibar olmaya çalışırak tezgahın arkasındaki dükkan sahibine seslendi.
"Ben şurada ki siyah baykuşu alıyorum ve üç yok yok dört paket olsun baykuş yemi. Ahh birde büyük boy bir kafes."
Konuşurken oldukça dalgın gözüküyordu. Aklı başka yerdeydi. Normalde böyle kararsız konuşmazdı ama dalgınlığına gelmişti. Kollarını tezgaha dayadı ve adamın isteklerini hazırlamasını bekledi. Onu izleme gereği duymuyordu. Baykuşuna kavuşacağı için heyecanda duymuyordu. Sadece boş boş dükkanın dışına doğru bakıyordu. Gelen geçen insanlara... Dükkan sahibi isteklerini getirdiğinde çantasından parasını çıkardıp tezgaha koydu. Adama bakıp hafifçe gülümsedi. Ve teşekkür etti. Baykuşun kafesin içinde olduğunu gördüğünde inatının sadece kendisine olduğunu düşündü. Kafese uzandı. Baykuş kanatlarını açtı. Birkaç kez çırptıktan sonra kapattı. Melanie yemleri ve kafesi aldıktan sonra tekrar teşekkür edip dükkandan çıktı.
Yavaşladı. Koku...biraz daha ilerledi. Evet duyduğu koku bu güzel hayvana aitti. Simsiyah tüyleri Melanie önüne geçince kabardı. Simsiyah tüylerine karşın sapsarı gözleri vardı ve parlıyorlardı. Melanie gülümsedi. Ona ne kadar da benziyordu. İşaret parmağını uzatıp gagasını okşadı. Baykuş bir-iki saniye sonra geri çekilip huysuzlanmaya başladı. Anlaşılan Melanie'den hiç hoşlanmamıştı. Melanie'de kendisini sevmesini beklemiyordu. Kendisine gayet bağlı bir evcil hayvanı zaten mevcuttu. Buraya gelmesinin tek sebebi getir götür işlerini halledecek güçlü bir baykuş alması gerektiğindendi. Baykuş onu sevmesede olurdu,işini yapması Melanie için yeterli olurdu. Ama yinede Melanie sevebileceği bir baykuş istiyordu.
Baykuşa kolunu uzattı. Bekledi... baykuşun koluna boş boş bakması artık sinirlerine dokunmuştu. Neden onu seçmişti ki? Oysa ilk seferki kadar güzel de kokmuyordu şimdi Melanie'ye. Tek özelliği şu inatçılığıydı ve bu da Melanie'yi sinir ediyordu. Kolunu salladı. Baykuşun tüyleri tekrar kabardı. Ne olursa olsun Melanie istediğini almıştı. Bunuda alacaktı. Dükkan sahibinden yardım isteyebilirdi ama bu onun baykuşu olacaksa onun söylediklerine uymaya alışmalıydı. Burada beklemeye rağzıydı. Derin bir nefes çekti içine. Biraz daha burda kolu havada kalırsa gerçekten dükkan sahibinden yardım isteyecekti. Kolunu tekrar salladı ve sonunda pes edip tezgaha doğru ilerledi. Oldukça kibar olmaya çalışırak tezgahın arkasındaki dükkan sahibine seslendi.
"Ben şurada ki siyah baykuşu alıyorum ve üç yok yok dört paket olsun baykuş yemi. Ahh birde büyük boy bir kafes."
Konuşurken oldukça dalgın gözüküyordu. Aklı başka yerdeydi. Normalde böyle kararsız konuşmazdı ama dalgınlığına gelmişti. Kollarını tezgaha dayadı ve adamın isteklerini hazırlamasını bekledi. Onu izleme gereği duymuyordu. Baykuşuna kavuşacağı için heyecanda duymuyordu. Sadece boş boş dükkanın dışına doğru bakıyordu. Gelen geçen insanlara... Dükkan sahibi isteklerini getirdiğinde çantasından parasını çıkardıp tezgaha koydu. Adama bakıp hafifçe gülümsedi. Ve teşekkür etti. Baykuşun kafesin içinde olduğunu gördüğünde inatının sadece kendisine olduğunu düşündü. Kafese uzandı. Baykuş kanatlarını açtı. Birkaç kez çırptıktan sonra kapattı. Melanie yemleri ve kafesi aldıktan sonra tekrar teşekkür edip dükkandan çıktı.
Xenia Winona L'angley- Kofti
Mesaj Sayısı : 90
Yaş : 27
Taraf : ZAY
Patronus : Geyik
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : Wina,Nex
Soyunuz : L'angley
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Xenia yavaşça kapıyı itti.Diagon Yolu'nda alışveriş her zaman çok keyifli olmuştu.Şimdi bir baykuş almak istiyordu."Kedi ve baykuş.Ne kadar zıt ama."diye düşündü.Biraz önce bir kedi almıştı.Ama ne yazık ki kediler mektup iletmiyordu.Yavaşça raflara doğru yürüdü.Şöyle bir baktı."Bembeyaz bir baykuş."dedi.Önünde bembeyaz bir baykuş vardı.Ama sonra kedisinin simsiyah olduğunu hatırladı.Hep eşyalarının renklerini birbirine uydurmaya çalışmıştı.Bu nedenle o baykuşu alamazdı.
Sağ tarafa doğru ilerledi.Bir yandan da gerçekten binbir çeşit baykuş olduğunu düşünüyordu.Tombul baykuş,siyah baykuş,küçük baykuş,büyük baykuş...Nasıl bir baykuş aradığını bilmiyordu.Amaçsızca bakıyordu sanki.Aslında baykuşların hepsi güzeldi.Ama Xenia bir türlü hangisini istediğine karar veremiyordu.Hepsine teker teker baktı ve üstünde "Serçe Baykuşu"yazılı bir tabela bulunan baykuşu almaya karar verdi.Mavi tonlarında bir baykuştu bu,oldukça sevimli görünüyordu.Xenia kendi kendine:"Dur bakalım adın ne olsun?Hmm...Pek becerikli değilim bu konuda.Toto'ya ne dersin?Güzel değil mi?Tamam Toto,yeni adın bu artık."dedi.Baykuşun isminin güzel olup olmadığından emin değildi.Ama çok da önemli değildi bu.
Bir kafese ve baykuş yemine ihtiyacı vardı.4 paket alsa uzun süre idare ederdi.Kasaya yöneldi.Yemler ve kafesler oradaydı.Eliyle seçtiği baykuşu işaret etti ve:"Şu baykuşu almak istiyorum.4 paket yem ve bir de orta boyda kafes lütfen."dedi.Kasadaki adam isteklerini hazırlayınca Xenia ne kadar tuttuğunu sordu.Çantasından gerekli parayı çıkarıp verdikten sonra bir elinde baykuş,bir elinde kedi ile kapıdan çıktı.
Sağ tarafa doğru ilerledi.Bir yandan da gerçekten binbir çeşit baykuş olduğunu düşünüyordu.Tombul baykuş,siyah baykuş,küçük baykuş,büyük baykuş...Nasıl bir baykuş aradığını bilmiyordu.Amaçsızca bakıyordu sanki.Aslında baykuşların hepsi güzeldi.Ama Xenia bir türlü hangisini istediğine karar veremiyordu.Hepsine teker teker baktı ve üstünde "Serçe Baykuşu"yazılı bir tabela bulunan baykuşu almaya karar verdi.Mavi tonlarında bir baykuştu bu,oldukça sevimli görünüyordu.Xenia kendi kendine:"Dur bakalım adın ne olsun?Hmm...Pek becerikli değilim bu konuda.Toto'ya ne dersin?Güzel değil mi?Tamam Toto,yeni adın bu artık."dedi.Baykuşun isminin güzel olup olmadığından emin değildi.Ama çok da önemli değildi bu.
Bir kafese ve baykuş yemine ihtiyacı vardı.4 paket alsa uzun süre idare ederdi.Kasaya yöneldi.Yemler ve kafesler oradaydı.Eliyle seçtiği baykuşu işaret etti ve:"Şu baykuşu almak istiyorum.4 paket yem ve bir de orta boyda kafes lütfen."dedi.Kasadaki adam isteklerini hazırlayınca Xenia ne kadar tuttuğunu sordu.Çantasından gerekli parayı çıkarıp verdikten sonra bir elinde baykuş,bir elinde kedi ile kapıdan çıktı.
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
İkinci gün, birinci gün kadar güzel olacağa benzemiyordu. Güneş bulutların arkasından bir görünüp bir kayboluyordu. Allen, ilk müşteriler gelmeden önce dükkanı biraz temizlemeye karar vermişti. Sihirli yollardan değil, kendi elleriyle yapıyordu temizliği. Bir nedenden dolayı, bugün canı pek sihir yapmak istemiyordu. Zaten dükkanın içinde buna pek gerek olduğu da söylenemezdi.
Kendi kendine neşeyle mırıldanarak kullandığı süpürgeyi kaldırmıştı ki, müşterisinin geldiğini bildiren çınlama sesi dükkanda yankılandı. İçeri, Hogwarts öğrencisi olduğu anlaşılan genç bir kız girmişti. Baykuşlara bakarken onu rahatsız etmek istemeyen Allen, tezgahın arkasına geçti ve kızın siyah renkli baykuşu yanına yaklaştırma çabalarını izledi. Kendi kendine onun oldukça inatçı çıkacağını düşünmeden edemedi. Aslında onları izlemek, hangisinin daha inatçı çıkacağı konusundaki bir iddiayı izlemek gibiydi.
Bir süre sonra pes etmiş gibi görünen kız ona yaklaşarak, 'Ben şurada ki siyah baykuşu alıyorum ve üç yok yok dört paket olsun baykuş yemi. Ahh birde büyük boy bir kafes.' diye konuştu. 'Tabii ki. Bir saniye lütfen.' Allen kafesi ve yemleri hazırladıktan sonra inatçı baykuşu ikna etmek için biraz zaman harcamıştı. Baykuş yeni sahibesine pek güvenmiyor gibiydi. Ama burda belirleyici rolü hep müşteriler oynardı. Bu yüzden bir süre sonra baykuş yeni kafesi içinde, yeni sahibesinin eline tutuşturulmuştu bile. Genç kız çıktıktan sonra Allen iç geçirdi. İşleri fena gitmediği için sevinmesi gerekirdi. Ama o, bir arkadaşına daha veda etmenin hüznünü yaşıyordu.
Bu duyguyu üzerinden yeni yeni atmaya başlıyordu ki içeri bir bayan daha girdi. Bu sefer öğrenci değil, bir yetişkindi gelen müşteri. O baykuşunu seçerken fazla oyalanmamıştı. Bir süre sonra kasaya yaklaşarak 'Şu baykuşu almak istiyorum.4 paket yem ve bir de orta boyda kafes lütfen.' dedi nazik bir ses tonuyla. Allen başını hafifçe yana oynatarak kadının gösterdiği baykuşa baktı. Ah, bu en sevdiği türlerden biriydi, egzotik bir hayvandı. Gerçi Allen'ın hemen hemen sevmediği bir baykuş türü yoktu. 'Pekala. İzninizle.' dedi o da nazik bir ses tonuyla ve baykuşu almak için oraya doğru yürüdü. Baykuşlar ilginç hayvanlardı. Bu, hemen hiç naz yapmadan, usul usul inmişti Allen'ın uzattığı koluna. Müşterisine istediklerini teslim eden Allen sonra tekrar tezgahın arkasına geçti ve günün diğer müşterilerini beklemeye başladı.
Kendi kendine neşeyle mırıldanarak kullandığı süpürgeyi kaldırmıştı ki, müşterisinin geldiğini bildiren çınlama sesi dükkanda yankılandı. İçeri, Hogwarts öğrencisi olduğu anlaşılan genç bir kız girmişti. Baykuşlara bakarken onu rahatsız etmek istemeyen Allen, tezgahın arkasına geçti ve kızın siyah renkli baykuşu yanına yaklaştırma çabalarını izledi. Kendi kendine onun oldukça inatçı çıkacağını düşünmeden edemedi. Aslında onları izlemek, hangisinin daha inatçı çıkacağı konusundaki bir iddiayı izlemek gibiydi.
Bir süre sonra pes etmiş gibi görünen kız ona yaklaşarak, 'Ben şurada ki siyah baykuşu alıyorum ve üç yok yok dört paket olsun baykuş yemi. Ahh birde büyük boy bir kafes.' diye konuştu. 'Tabii ki. Bir saniye lütfen.' Allen kafesi ve yemleri hazırladıktan sonra inatçı baykuşu ikna etmek için biraz zaman harcamıştı. Baykuş yeni sahibesine pek güvenmiyor gibiydi. Ama burda belirleyici rolü hep müşteriler oynardı. Bu yüzden bir süre sonra baykuş yeni kafesi içinde, yeni sahibesinin eline tutuşturulmuştu bile. Genç kız çıktıktan sonra Allen iç geçirdi. İşleri fena gitmediği için sevinmesi gerekirdi. Ama o, bir arkadaşına daha veda etmenin hüznünü yaşıyordu.
Bu duyguyu üzerinden yeni yeni atmaya başlıyordu ki içeri bir bayan daha girdi. Bu sefer öğrenci değil, bir yetişkindi gelen müşteri. O baykuşunu seçerken fazla oyalanmamıştı. Bir süre sonra kasaya yaklaşarak 'Şu baykuşu almak istiyorum.4 paket yem ve bir de orta boyda kafes lütfen.' dedi nazik bir ses tonuyla. Allen başını hafifçe yana oynatarak kadının gösterdiği baykuşa baktı. Ah, bu en sevdiği türlerden biriydi, egzotik bir hayvandı. Gerçi Allen'ın hemen hemen sevmediği bir baykuş türü yoktu. 'Pekala. İzninizle.' dedi o da nazik bir ses tonuyla ve baykuşu almak için oraya doğru yürüdü. Baykuşlar ilginç hayvanlardı. Bu, hemen hiç naz yapmadan, usul usul inmişti Allen'ın uzattığı koluna. Müşterisine istediklerini teslim eden Allen sonra tekrar tezgahın arkasına geçti ve günün diğer müşterilerini beklemeye başladı.
Misafir- Misafir
Dört yıldır bu meta halini kullanmasına rağmen hala tam olarak alışmış sayılmayan Will, dalgın dalgın Diagon Yolu'nda yürüyordu. Kızıl saçlarını ve masmavi gözlerini, şimdiki siyah saçlı ve yeşil gözlü haline tercih ederdi. Böyle de hoş göründüğünü düşünüyordu gerçi, ama yeşil onun rengi değildi. Neyse ki okulun açılmasına birkaç gün kalmıştı sadece. Ondan sonra istediği gibi dolaşabilecekti. Bir an durup başını iki yana salladı, evet, okul için buradaydı, zihnini dağıtmaması gerekiyordu.
Kendisine tüylü, sevimli bir arkadaş almaya karar vermişti. Hayvanları her zaman sevmişti, ama baykuşlar onu ayrı bir cezbediyordu. Haklarında pek bir şey bilmemesi bunun en başlıca nedeniydi. Baykuş dükkanının önüne geldiğinde öncelikle durup vitrine bakarak, o dükkanın havasını içinde özümsemek istedi.
Kapıyı eliyle ittirip açtığı anda değişik tonlarda bir çok ses karşıladı onu. Bir süre onları dinlemek için orda bekledi. İçlerinden ona en güzel geleni bulmaya çalışıyordu. Ama nafile... Onun için hepsi fazlasıyla güzel ötüyordu, bu yüzden istediğini bu şekilde bulamayacaktı. Dükkanda dolaşmaya başladı.
Bir süre sonra, dükkanın sonlarına doğru bir yerde, aniden durdu. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Çok güzel bir baykuştu bu. Bembeyaz tüylerinin üzerine kahverengi lekeler eklenmişti. Will'i en çok etkileyen ise baykuşun ifadesiydi. Gözleri kısık kısıktı, gülümsüyormuş gibi bir hali vardı.
Orda o anda sevinçten ciyak ciyak bağırabileceğini düşünen Will kendini tutmayı başardı. Bunun yerine tezgahtaki genç adama döndü ve büyük bir heyecanla, 'Ben bu baykuşu almak istiyorum.' diyebildi. Açıkçası aklına diyebilecek başka birşey gelmemişti. O kadar mutluydu.
Birkaç dakika sonra bir elinde, orta boy kafesinin içinde Diagon Yolu'ndan geçen herkesin içini ısıtabilecek o ifadesiyle Japon kukumavı, bir elinde de birkaç paket baykuş yemi ve ödüllerin bulunduğu torbasıyla dükkandan ayrıldığında Will kendini çok ama çok mutlu hissediyordu. Evet, iyi ki bugün alışveriş için buraya gelmişti.
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Yeni müşterisi geldiğinde Allen, doğruyu söylemek gerekirse, dükkanda boş boş oturuyordu. Baykuşların kafesini temizlemeyi ve yemlerini vermeyi yeni bitirmişti, ve dükkanda bu kadar baykuş olduğundan ve o da burdaki işlerin çoğunu sihirle yapmadığından dolayı bu onun biraz fazla zamanını almış ve biraz yorulmasına neden olmuştu. Bu yüzden, genç kız dükkanda dolaşmaya başlarken onun yanına gidecek gücü kendinde bulamadı. Sonra da, hemen hemen hiçbir müşterisiyle özel olarak ilgilenmediğini hatırladı canı sıkılarak. Bunu değiştirmesi gerekiyordu.
Bir süre sonra, kız, arka sıralarda ama ona dönük duran raflardan birinin ordan seslendi. 'Ben bu baykuşu almak istiyorum.' Allen'ın umduğundan daha kısa bir sürede karar vermiş olması rahatlatıcı bir durumdu. Allen kalkarak kızın yanına gitti ve en güzel kuşlardan biri olan Japon kukumavlarına işaret ettiğini gördü. Bu sevimli baykuşların, gülümser gibi bir havası vardı.
'Tabii ki,' diyen Allen kızın isteklerini hemen hazırlamaya başladı, bir yandan da kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. 'Buyrun.' diye kıza uzattı işi bittikten sonra. Genç kızın yüzü resmen sevinçten pırıl pırıldı. Parasını ödedikten sonra teşekkür ederek dükkandan çıkarken birbirlerine sihirli günler dilediler. Allen bu işi gittikçe daha da çok sevmeye başladığını düşünüyordu.
Bir süre sonra, kız, arka sıralarda ama ona dönük duran raflardan birinin ordan seslendi. 'Ben bu baykuşu almak istiyorum.' Allen'ın umduğundan daha kısa bir sürede karar vermiş olması rahatlatıcı bir durumdu. Allen kalkarak kızın yanına gitti ve en güzel kuşlardan biri olan Japon kukumavlarına işaret ettiğini gördü. Bu sevimli baykuşların, gülümser gibi bir havası vardı.
'Tabii ki,' diyen Allen kızın isteklerini hemen hazırlamaya başladı, bir yandan da kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. 'Buyrun.' diye kıza uzattı işi bittikten sonra. Genç kızın yüzü resmen sevinçten pırıl pırıldı. Parasını ödedikten sonra teşekkür ederek dükkandan çıkarken birbirlerine sihirli günler dilediler. Allen bu işi gittikçe daha da çok sevmeye başladığını düşünüyordu.
Jaspér Jonas Caine- Kofti
Mesaj Sayısı : 19
Taraf : Aydınlık
Rp Partneri : Aranıyor.. =)
Patronus : Daha yookk =)
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : "J" (Jaspér Jonas)
Soyunuz : Caine
L'angley
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Jaspér'ın kesinlikle bir baykuşa ihtiyacı vardı. Okul baykuşlarını beğenmiyordu. Jaspér'ın herşeyden çok istediği karbeyazı bir baykuştu. Dükkana girip "İyi Günler. Ben karbeyazı bir baykuş istiyorum." dedi gülümseyerek. Burası her tür baykuşun bulunduğu bir yerdi. "Ve ona uygun bir kafes ayrıca yem de istiyorum" diye bitirdi konuşmasını.Mutlu olmak için başka ne gerekirdi ki. Jaspér oldukça mutluydu şuan. Baykuşun gelişini izledi. Dükkan sahibi oldukça güler yüzlü bir beyefendiydi. "Teşekkürler" dedi ve parayı uzattı. Baykuşunu alıp dışarıya çıkarken çok mutluydu. Sıra ona bir isim bulmaktaydı..
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Ne kadar sıcak bir gündü. Dizlerine kadar gelen şortları ve tişörtü içinde bile bu kadar terleyebildiğine inanamıyordu. Sıcak hava devamlı üzerine bastırıyor, yakasını bırakmak istemiyordu sanki. Bu yüzden dükkana girer girmez yaptığı ilk iş asasının hafif bir hareketiyle dükkanın sıcaklığını biraz daha azaltmak oldu. Normalde de kendisine göre bir soğutma ayarı vardı dükkanın baykuşlar zarar görmesin diye, ama bugün daha da fazlasına ihtiyaçları vardı. Yoksa iki saniye daha dükkanda kalmaları resmen işkence olurdu.
Masasına doğru ilerliyordu ki kapı zilinin şıngırtısı ona ilk müşterisinin geldiği haberini verdi. Gülümseyerek kapıya dönen Axél, okul öğrencisi olduğu belli olan bir genç adamla karşı karşıya buldu kendisini. Çocuk ona gülümseyerek, 'İyi Günler. Ben karbeyazı bir baykuş istiyorum. Ve ona uygun bir kafes ayrıca yem de istiyorum.' Ses tonu nazik ve neşeliydi. Bu mesleği yaparken bin türlü insanla karşılaşmış olan Axél böyle insanları her gördüğünde işini daha bir zevkle tamamlıyordu. 'Pekala,' dedi neşeyle ve çabuk çabuk raflar arasında dolaşarak genç öğrencinin isteklerini hazırlamaya koyuldu. Birkaç saniye sonra elinde yavru bir karbeyazı baykuş, orta büyüklükte bir kafes ve birkaç paket yemle müşterisinin yanına dönmüştü bile. 'Buyrun bakalım. Ona çok iyi bakın, olur mu?' dedi, yüzünde hala o gülümsemeyle. Ona teşekkür eden çocuk yüzünde oldukça mutlu bir ifadeyle dükkandan çıktı ve Axél günlük işlerine geri döndü.
Masasına doğru ilerliyordu ki kapı zilinin şıngırtısı ona ilk müşterisinin geldiği haberini verdi. Gülümseyerek kapıya dönen Axél, okul öğrencisi olduğu belli olan bir genç adamla karşı karşıya buldu kendisini. Çocuk ona gülümseyerek, 'İyi Günler. Ben karbeyazı bir baykuş istiyorum. Ve ona uygun bir kafes ayrıca yem de istiyorum.' Ses tonu nazik ve neşeliydi. Bu mesleği yaparken bin türlü insanla karşılaşmış olan Axél böyle insanları her gördüğünde işini daha bir zevkle tamamlıyordu. 'Pekala,' dedi neşeyle ve çabuk çabuk raflar arasında dolaşarak genç öğrencinin isteklerini hazırlamaya koyuldu. Birkaç saniye sonra elinde yavru bir karbeyazı baykuş, orta büyüklükte bir kafes ve birkaç paket yemle müşterisinin yanına dönmüştü bile. 'Buyrun bakalım. Ona çok iyi bakın, olur mu?' dedi, yüzünde hala o gülümsemeyle. Ona teşekkür eden çocuk yüzünde oldukça mutlu bir ifadeyle dükkandan çıktı ve Axél günlük işlerine geri döndü.
Jane Raina Voltourie- Kofti
Mesaj Sayısı : 78
Yaş : 30
Taraf : Ölüm Yiyen.
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : Jane.
Soyunuz : Voltourie
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
Jane ilk kez bir baykuş almak için dışarı çıkmıştı. Bir hayvan istiyordu onları gerçekten çok seviyordu fakat bu hayvan onun getir götür işlerlerinde yani postalarında yardımcı olmalıydı. Bunun için en uygun hayvanı kesinlikle bulmuştu bembeyaz kar gibi bir baykuş tam onun istediği türden bir hayvandı. Dükkana oldukça emin adımlarla girdi, etrafını inceledi. Heryer baykuş ve baykuş kafesleri, yemleriyle doluydu ve çok ağır kokuyordu. Sonunda tezgaha yaklaştı ve ''Çok şeker benbeyaz bir baykuş rica edebilirmiyim ?'' dedi neşeli bir tavırla ve ekledi ''hımm sanırım ona göre kafes ve bir kaç pakette yem almalıyım'' dedi. Baykuşu ona doğru geliyordu kocaman kafesiyle onu kucağına aldı, parasını ödedi ve yine aynı neşeli tavrıyla dükkandan çıktı.
Axél Dylan LeDarc- Kofti
Mesaj Sayısı : 65
Yaş : 35
Taraf : Tarafsiz
Patronus : -
Yetenek : -
Kan Saflığı : Safkan
Lakap : -
Soyunuz : LeDarc ailesi
Ruh Hali :
Tanınmışlık : 0
RO Disi: Ro birakmaya devam edebilirsiniz. Dukkan tekrar acilmistir.